Hırsızlık sahtekarlık aşk vesaire
Sizin eve hırsız girmedi mi? Girer girer üzülmeyin; henüz sıra gelmemiştir! Ülkemin çivisi çıktı... Yakın zamanın 'sorma kardeş...' leri yolsuzluğa ilişkindi hatırlatmak gibi olsun. Ne zaman ki hırsız haydutu geldi burnumuza dayandı bu kez kendi hikayelerimizi Kahramanlık Hikayeleri lezzetinde eşe dosta, o da olmadı haber bültenlerine anlatır olduk. Bu 'bi yerine hırsız girme' hadisesinin insanın ölüme bakışı ile benzeş olduğu kannatindeyim. Hani herkesler ölecektir, en son sen ölecekmişsin gibi gelir. Hatta dürüst olalım; o bile gelmez. Hırsızlıktı, kaptı, kaçtı kapkacaktı da öyle. İbretle dinlenir hikaye... Daha duhul volmamıştır mekana; kapının kilidi fazladan bir kere daha çevrilir, iki Kulhüvallahi bir Elham; tamam. Hırsızlık bana, örneğin 'aşk cinayetleri'nden bile daha aşağılık bir cürümmüş gibi gelir. Niye aşk cinayeti? Çünkü içinde aşkı barındıran şey cinayet bile olsa, ne biliyim...?! Şöyle; sevdiğinizi çok sevmekten yemek istediğiniz oldu mu hiç?! ( Ki yemek istemek, içine almanın bir başka tezahürü, bütünleşmek istemenin yamyamcası değil midir? Akıl vermek gibi olmasın, sevdiğiniz size ihanet etse peki; ölsün istemez miydiniz misal? Öldürmek istemek gibi bir fiiliyat ya da? Orgazmı da psikolojiden sorumlu insan evlatları bi nevi ölüm sayarlar ya. Hani, hakka kavuşum anı filan... Biliyorsunuz yakın bi zaman önce benim eve de hırsız girdiydi. 'A bana hırsız girmez ayol, onca merdiveni tırmanana kadaaar...' diye dolaşıyordum ortalıkta. Ooooldu!.. Anacım, kapıyı tümden değiştirsen ne yazar? Hırsıza kilit mi olur? Ayol bunlar kapıları satın alıp, eve ödev olarak getirip, kapı açmaca çalışıyorlarmış! Bunu üç dakkada, bunu beş dakkada açarım diye itiraflar mevcutmuş. Valla... Polis söyledi. Bi dostum anlattıydı: Hırsızın teki evine girdiği bi kadını susta edip evin şeklini değiştirmiş gitmiş! Bi tanesi ise çalma çırpma hadisesinin arasına tecavüz sıkıştırma amacıynan kadını sıkıştırmaya başlamış; kadın kaçın kurası, n'aapmış dersiniz? 'Bi dakka; bu işi iyi bilirim, ben seni soymak istiyorum' demiş. Yaaa... Soora? Hırsız hadım ol sen; arkasına bile bakmadan bir tüyüş tüymüş ki ne biçim... Şimdi n'apıcam biliyor musunuz? Bu helecanlı mevzuat arasına reklam alıcam yazıyı ööyle bitiricam (ben Aydın'ım Aydın! Okuyan da Özlem olsun!) Yazının Praymtaymı sonudur. Samanlıkta basılan Halime'yi ele veren donudur! Okey ciddileştim. Canım arkadaşım, güzel insan, müthiş oyuncu, canavar ressam Zerrin Tekindor'un resim sergisini görmediyseniz Artisan Sanat galerisine zıp. Bu ayın sonuna kadar. Canım arkadaşım, bestecim- söz yazarım, piyano hocalarının hocası, güzel Çiğdem Erken'in de 22 Mart'ta Jazz Cafe'de konseri var ona da gelin. Ben de orda olucam. Köprüaltı cam cam... Ve vesaire...
|