|
Annem evlenmemi hiç istememişti
|
|
* Aylarca sana hitap etmeyen bir dünyanın içinde yaşadın ve pek de mutlu olmadın, öyle mi? Onlarda gördüklerim benim tek bir rengim değil. Ben de güzel yerlerde yemek yemekten hoşlanırım, şıklığı ve konforu severim ama bunların yanısıra içi boş bir güzellik beni tatmin etmiyor. Özgürlüğüm kısıtlanmış, altın kafeste olma durumu beni hiçbir zaman çekmedi. Bunu yapabilirdim. Ama beni çekmedi. Ben kadın gibi bir kadın olmak istiyorum ve etrafıma o seksi, ışığı saçmak istiyorum. O ışığı ancak kendi benliğinle saçabiliyorsun, giydiğin kıyafetle ya da taktığın mücevherle değil. Benim için en önemlisi kendime yatırım. Tabii ki ev, araba, yat, kat da gelecek için bir güvence. Ama onun dışında dolu dolu bir kadın olmak beni cezbediyor. Aynı grubun içinde aynı sohbetler, aynı eğlence türü beni çok sıkıyor. Yaratıcılığımı engelliyor. "Onu yapma, böyle hareket etmelisin" gibi kasmalar sıktı beni. Nerede nasıl davranılacağını zaten biliyorum. Sonra ne oluyor, nevrotik kadınlar ortaya çıkıyor. Bütün özgürlüğünü bir imparatorluk için tamamen bastırmış, nevrotik, biyonik kadınlar görüyoruz etrafta. Sonra da bir yerden patlıyorlar.
* Nasıl yaşıyor bu kadınlar? Hepimiz görüyoruz işte. 900 davette 900 ayrı kıyafette yaşıyor. Benim buna gücüm yok, ayrıca da beni çekmiyor.
* Evlilik düşüncesi bitti mi? Annem 55 yaşında ve çok özgür bir insan. Bana "Evlilik insanın doğasına aykırı, sen böyle mutlu olamazsın. Madem böyle bir gücün var, belirli standartların var, yaşa yaşayabileceğin kadar. Neden evleniyorsun?" dedi. O benim evlenmemi hiç istemedi. Fethi'yle de konuştu, "Evlenmeyin, beraber yaşayın" dedi. Artık bu devirde gitmiyor evlilik... Tabii çok mutlu evlilikler de vardır. Belki de bizim çevremizde o kadar güzel örnekler yok.
* Bundan sonra beraber olacağın kişide neler arıyorsun? Hırsları, hedefleri olmalı ve kendine güvenmeli. Beni bundan sonra taşıyacak kişi tamamen kendine güvenerek yapmalı bunu.
|