| |
"Koşun, bayrak yakıyorlar"
Yetmiş milyonluk Türkiye'yi parmağının ucunda döndürmek isteyenler büyülü formülü buldular. Sokağın kara kalabalığını harekete geçirmek için tek bir cümle yetiyor: Koşun, bayrak yakıyorlar... Artık kim kimi yok etmek istiyorsa bu cümleyi haykırabilir: Koşun, bayrak yakıyorlar...
Bir zamanlar rakibimiz sayılan Yunanistan'da beş yaşına gelmeden bin bebekten sadece altısı yitirilirken, bizde bin bebekten kırk beşi ölüyor... Koşun, bebeklerimizi boş yere yitiriyoruz, diye bağırınca kimse kımıldamıyor... Her bin doğumda Yunanistan'da sadece bir anne yaşama veda ederken, bizde bu oran binde yüz otuz... Koşun, anneleri doğumlarda boş yere kaybediyoruz, diye bağırınca da kimse kımıldamıyor... 1981 yılından beri AB üyesi olan Yunanistan'da ortalama ömür 78'i aşarken biz 70'lere ancak ulaşıyoruz. Koşun, erken ölüyoruz, diye bağırınca da kimse kımıldamıyor... Sihirli formüle göre bağıracaksın: Koşun, bayrak yakıyorlar...
Bir tuhaflıklar silsilesi yaşıyoruz. Yazarların kitaplarını yakarak imha emri veren Sütçüler Kaymakamı hala görevde... Trabzon'da bildiri dağıtanlar tutuklanırken, kenti linç tertibi içine atıverenler serbest... JİTEM'e ait iddiaları ciddi bulup dava açan Diyarbakır Savcısı Mithat Özcan' a davadan el çektiriliyor. Dava Askeri Mahkeme'ye yollanıyor. Sanıkların tutuklanmasına da gerek görülmüyor.
Eğer AK Parti ve hükümet, olup bitenin bilincine varmaz ise Türk ve Kürt milliyetçiliğini kışkırtarak ülkeyi yakmak isteyen tertip organizasyonuna hem Türkiye'yi, hem kendini linç ettirecek. AB projesi, ülkeye tek patent kazandırmamış, zenginlik üretmemiş, okuma yazması ve mesleği olmayan bir milliyetçilikle birlikte yaşayamayacak kadar "insan odaklı" bir zihniyeti içeriyor... AK Parti iktidarı AB'den gelen ve AB'nin "ne anlama" geldiğini seslendiren son uyarıları daha derinlemesine dinlesin... AB Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Joost Lagendijk "Türkiye'nin içişleri diye bir şey yoktur" derken, müzakere tarihi ile birlikte her şeyin Avrupa'nın "içişi" olduğunu hatırlatıyor... Bir başka diplomat, "AB'de milliyetçiliğe yer yok" derken bu yeni anlayışın insan odaklı ve yönetenyönetilen ilişkisinin nitelik kazanmasına yönelik olduğunu hatırlatıyor. Yoksa Avusturya'da ırkçı Heider başbakan olurdu.
Hükümet, müzakere tarihi alarak büyük bir başarı elde etti. Türkiye'nin artık eskisi gibi bir "iç sömürge" olarak kalmayacağını görüp paniğe kapılanlar ise sinsi bir tertip içinde... Türkiye'yi bu kez ırkçılık batağına sürüklemek istemekteler... Irak'ta Türkmenler'i denediler olmadı... Şimdi bayrak provokasyonunu yaygınlaştırarak denemekteler... AB üyeliğinden, gelişmekten, zenginleşmekten, özgürleşmekten korkanlar milliyetçilik ateşiyle beslenen bir kargaşadan medet umabilirler ama onlarla milliyetçilik yarışına girmek istermiş gibi gözüken iktidara ne oluyor? AKP, hukukun gereğini yapmak yerine, hamasi milliyetçilikten pay alırım sanıyorsa çok yanılıyor... Çünkü kışkırtmaların adresi belli... AK Parti, AB istikametindeki hızını azalttıkça provokasyonlar çoğalacak ve sonunda hükümet başta olmak üzere tüm toplumu yakacak.
|