|
|
Hollywood prensesini Monaco'ya kaçırmıştı
Beklenen ölümü sonunda gerçekleşen Monaco Prensi Rainier'nin adı yalnızca Avrupa'nın en küçük prensliklerinin birinin tacını taşıyan kişi olarak bilinmiyordu. Gerçi kumar başkenti, zenginlerin yuvası olarak bilinen Monaco'yu yönetmek ve dünya sosyetesiyle her an iç içe olmak yeterince önemliydi. Ama Rainier'yi 1950'lerin ikinci yarısında asıl manşetlere çıkaran, o dönemde Hollywood'un en gözde yıldızı olan Grace Kelly'yi adeta kaçırıp 'evinin (pardon, sarayının) kadını' yapmasıydı. 1928 doğumlu, Philadelphialı çok zengin bir aileden gelen Grace Kelly, daha çocuk yaşta sahneye çıkmış ve Broadway'da birkaç oyundan sonra 1951 yılında ilk filminde gözükmüştü. Yükselişi yıldırım hızıyla oldu: Öylesine güzel ve yetenekliydi ki... 'Kahraman Şerif', 'Mogambo', 'Cinayet Var', 'Arka Pencere' derken, 'Taşra Kızı'yla bir Oscar da aldı. Bir yıl sonra, Alfred Hitchcock yönetiminde üçüncü filmi olan 'Kelepçeli Aşık'ı çekmek için Fransız Riviera'sına geldi. Ve orada Monaco Prensi III. Rainier ile tanıştı. Bu tam bir yıldırım aşkıydı. 1956'da, son çevirdiği iki film olan 'Yüksek Sosyete' ve 'Prensesin Aşkı' daha afişlerden inmeden, Grace ve Prens, görkemli bir düğünle evlendi. Artık resimleri film afişlerinde değil, Monaco Prensliği'nin pullarında yer alıyordu. O, zaten soylu bir aileden geldiği için yeni rolüne çok çabuk alıştı ve dünyanın en güzel prensesi oluverdi. Ama sinema aşkı bitmedi. 1962'de Monaco'yu tanıtan bir TV filmini sundu. Birçok film projesinde adı anıldı ama o sadece kimi belgesellere sesini vermekle yetindi. Ancak sarayı hep Hollywood ünlülerine açık oldu: Başta evliliğine neden olan Sir Hitchcock, Cary Grant, Frank Sinatra, Bing Crosby gibi eski rol arkadaşları için Monaco sarayı, sanki kendi evleri gibiydi. Ne yazık ki, bu görkemli yaşam Grace Kelly'ye uğur getirmedi. 1982 yılında, 54 yaşındaki güzel prenses, kızının kullandığı söylenen bir arabayla uçurumdan yuvarlandı ve hastanede öldü. İki kızı annesiz kaldı, sinema ise bir peri masalından yoksun kaldı. Kelly, soylu güzelliği, doğal kibarlığı ve büyük yeteneğiyle, sadece 11 film yapmış olmasına karşın hiç unutulmadı. Ve tam 23 yıl sonra, bir daha hiç evlenmeyen kocası da ona kavuştu.
ATİLLA DORSAY
|