Dansın yeni mabedi
Fransa Ulusal Dans Merkezi, modern dansın en önemli adreslerinden. Burada genç yeteneklere de şans tanınıyor.
Dans dünyasının ayakta alkışladığı bu harika mekanı, dans sanatına hayatlarını vermiş dostlarla birlikte keşfettim. Dansçı arkadaşlarımdan çok şey öğrendim. O inanılmaz disiplinleriyle bedenleriyle nasıl didiştiklerini görmek, bir adaleyi bir milim uzatabilmek için günlerce çalıştıklarına şahit olmak harikadır. Vücutlarını müziğin ve koreografinin hizmetine sunabilmek için aynı figürü defalarca prova edişlerini görmek, insana gerçek bir tevazu dersi verir. İşte bütün bu nedenlerle, etrafım dansçı dostlarla doludur. Birisi operanın katı kurallarıyla yetişmiştir, o "klasikçilere" has abartılı yürüyüşüyle ortalıkta salınışına bayılırım ama dalga geçmeden de duramam. Bir başkası, gayet ciddi bir yemeğin ortasında Buenos Aires'in kenar mahallerinde öğrendiği bir figürü denemeye koyulur. Birisi dünyanın en şanlı sahnesinde, arkasında 33 kuğuyla yaptığı muhteşem soloya davet eder, bir diğeriyse çöp kutularının üzerinde tepindiği bir sokak gösterisine. Dansçı arkadaşlarımdan bazıları da müthiş bir hediye vermişlerdir bana: Sanatsal maceralarına beni de ortak etmiş, koreografilerine benden de bir şeyler katmışlardır. Ve ben, ne zaman dansçılarla bir araya gelsem, onların bedenlerine has o zarif enerjiden biraz çaldığımı düşünür, pek keyiflenirim. Uzun lafın kısası, ben akıllı dansçılara bayılırım. Yine böyle, dansçı arkadaşlarımla dopdolu bir gündü.
FARKLI UFUKLAR Öğle yemeğinde Emmanuel'in Paris Opera'sına baş dansçı oluşunu kutlamış, ardından Londra'da yaşayan ve dansla ilgili bir belgesel hazırlayan eski balerin Figen Phelps ve yepyeni projelerinden heyecanla bahseden başarılı koreograf Sibel Kasapoğlu ile buluşmuştum. Bu kadar çok danstan bahsedilen bir günün akşamına da, tüm Avrupa'da hayranlıkla sözü edilen "Fransa Ulusal Dans Merkezi'ni ziyaret etmek yakışırdı tabii. Sibel ve Figen'le yollara düştük ve çağdaş dansın yeni mabedinde "İnprivato" başlıklı bir koreografi seyrettik. Mekan, 2004 yılında Fransa'nın en büyük mimari ödülünü kazanmış bir yaratı ve eğitim merkezi. Buradaki 11 dans stüdyosunda, sadece dünyanın en önemli koreograflarına değil, genç yeteneklere de şans tanınıyor. Merkezin sanat komitesi, sinema, plastik sanatlar, tasarım gibi farklı dallardan gelen kişilerden oluşuyor, bu da danstaki arayışa türler arası bir dinamizm getiriyor. Avrupa basını, bu 7000 metrekarelik alandaki yaratıcılığı ayakta alkışlıyor, mekanın kapıları, Afrika danslarından hip hop'a kadar bütün dans türlerine açık tutuluyor. Burada dans türleri arasında bir hiyerarşi yok, sadece "Farklı ufuklardan gelip birbirleriyle içiçe giren projeler" var. Mekanda "koreografik kültürü" yaygınlaştırmak için açılmış bir kütüphane ve DVD arşivi de bulunuyor, dans sanatıyla ilgili kitaplar basılıyor, araştırma bölümünde, repertuarların geleceğe aktarılması üzerinde çalışılıyor. Ve en güzeli, Ulusal Dans Merkezi, yakında kapılarını "İstanbul" adlı bir etkinliğe açıyor.
|