Parti içi demokrasi
İktidar partisinin bugün Kızılcahamam'da yapacağı 4. İstişare (Danışma) toplantısı öncesinde, AKP kulisine yansıyan dünkü hava hiç olumlu değildi. İstifaların yaşandığı partide, milletvekillerinin toplantı öncesinde eleştiri odağında yine bakanlar ve parti yönetimi vardı. Bazı bakanların seçim bölgelerine giderken kendilerine bilgi verme gereği duymadığından, parti yönetiminin yaptığı çalışmalardan haberdar edilmediklerine kadar birçok eleştiriyi bir çırpıda sıralıyorlardı. Oysa, bundan önce AKP'nin yaptığı üç toplantıda da benzer sıkıntılar dile getirilmiş, Başbakan ve parti yönetimi de "gerekenin yapılacağı" sözünü vermişti. Hatta, bakanların cep, ev ve makamlarındaki direkt telefonları milletvekillerine dağıtılmıştı. Aradan geçen 6 ayda bakanlara arandığında ulaşma veya Meclis'te kanunlar yapılırken kendilerinin de görüşünün alınması yönünde bir gelişmenin olmadığı dün yine şikayet konularının başında geliyordu. Hatta, bazıları kişisel sebeplerden olsa da milletvekili istifalarının gerisinde yatan nedenlerden birinin de bu olduğu vurgulanıyordu. Öyle görülüyor ki, bugünkü toplantıya da bu eleştiriler damgasını vuracak. Bir de Başbakan, Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın milletvekillerine ilgisiz kaldığı, " kendilerini oy makinesi olarak gördüğü" yönünde uzun süredir devam eden yakınmalar... Nitekim, partinin akil isimlerinden birinin dün söylediği şu cümleler de içerideki sorunu özetlemeye yetiyor: "Altı ay önceki toplantıda milletvekili istifalarının olacağı söylense, kimse inanmazdı. Aksine partiye gelmek isteyen çok kişi vardı. Aradan geçen sürede, söylem kalmadı, ümitler azalmaya başladı. Şimdi vizyon yok, azar var. Unutulmasın ki, parti grubunun siyasi tecrübesi de çok az. Diyalog koparsa, milletvekili de senden kopar..."
SP'nin kongresi
AKP'deki istifalara ilişkin yorumu da farklıydı. "Partiden bugüne kadar istifa edenler liberal ve milliyetçiler" tespitinde bulundu. Peki, partideki rahatsız grup sadece bu iki kesimde mi? Dün yaptığımız sohbetlerden yola çıkarsak hayır... Milli Görüş tabanından gelenlerde de benzer yakınmalar söz konusu. Saadet Partisi'nin mayıs sonunda yapılması planlanan kongresinden, Numan Kurtulmuş'un liderliğinde bir yapı çıkması halinde, bunun AKP'ye etki edeceği de gizlenmeyen bir gerçek. Ancak, "gömleği çıkarıp attım" dese de Recep Tayyip Erdoğan'ın da aynı tabandan geldiği unutulmamalı.
Ortak gerekçeler
Partide ortaya çıkan rahatsızlığın Kızılcahamam'daki terapi ile giderilme şansına gelince; AKP'nin "Doğrucu Davut'u" Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'a göre, sorunun toplantıda kökünden çözme şansı yok. Ancak, parti içi demokrasiye bir nebze de olsa katkı yapacağı kesin. Yalçınbayır, sorunun sadece AKP'de değil diğer partilerde de olduğunu belirterek, şöyle dedi: "Demokratik katılımın en az olduğu yer bugün maalesef parlamento. Milletvekili seviyesine gelmiş kişilere siz, 'şöyle, böyle davran' derseniz, o zaman sorun çıkar..." Yalçınbayır, bugüne kadar partilerinden ayrılan bütün milletvekillerinin istifa metinlerini de toplamış. "Hepsinin müşterek gerekçesi aynı; parti içi demokrasi" dedi ve ekledi: "Milletvekillerinin parti değiştirmesine tepki gösteriliyor. Milletvekilinin tercihi değişiyor da seçmenin değişmiyor mu? Seçmene 'sen niye parti değiştirdin?' diye soruyor musun?" Bir hukukçu olarak, milletvekillerinin parti değiştirmesinin önünü kesmek için önerilen formüllere de Yalçınbayır şu sözlerle tepki koydu: "Parti tüzüğü ve programına uymayan genel merkez yöneticileri ve genel başkanlar ne olacak?" Ve son bir söz: " Demokrasi sadece sandık değildir..."
|