| |
|
|
Org. Büyükanıt'ın konuşması neden önemli
Demirel derin devleti anlatıyor! - 3.
Org. Yaşar Büyükanıt'ın "Güneydoğu yıllarını" iyi biliyoruz. Diyarbakırspor maçlarına giderdi. Tribünler "Yaşar Baba" diye bağırırdı. Beldeye, köye, mezraya giderdi. Halk "Baba" diye eline sarılırdı. Görev yaptığı dönem "PKK'nın gemi azıya aldığı" dönemdi. Org. Büyükanıt "yerinde durmayan, kabına sığmayan, sürekli arazide olan" bir askerdi.
ORG. BÜYÜKANIT Ve Org. Yaşar Büyükanıt konuştu. "Neden" konuştu? Demirel kendisini "iyi tanıyor." "Çok eskiden... Alt rütbelerden" beri izliyor. - Efendim, Org. Büyükanıt neden konuştu?
İTİRAZ Süleyman Demirel: - Devletin organları var, siyasi iktidarı da var, herkesin Anayasa'da belirlenen yeri var.... Herkes bu yerde durmalı... Kara Kuvvetleri Komutanı niçin konuşuyor?.. Org. Büyükanıt'ın konuşmasına olan itirazlar doğrudur... Konuşsun efendim demek mümkün değildir... Önce bu itirazları kabulleneceksin ve sonra da düşüneceksin. - Neyi? Demirel sustu. "Düşünüyorum, sen de düşün" dercesine.
CEMAL GÜRSEL - Sayın Demirel, neyi düşünmek lazım? - Konuşmasın tamam da... Şunu unutmayacaksın... Konuşan bu ülkenin Kara Kuvvetleri Komutanı'dır... Geçmişte de bunun birtakım izlerinin olduğunu bileceksin. - Yani? - Bunun Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Cemal Gürsel'den başlayarak gelen birtakım izleri var... Cemal Gürsel de konuşmuştu... Dünü sakın unutma...
MEKTUP Org. Cemal Gürsel ve "sonraki izler" bu yazının konusu değil. Ama sadece bir anımsatma: Bayar Cumhurbaşkanı, Menderes Başbakan'dı. 27 Mayıs 1960 öncesiydi ve Türkiye'de huzursuzluk vardı, öğrenciler sokaktaydı. Org. Cemal Gürsel (daha sonra 27 Mayıs İhtilali'nin lideri oldu, 1961'de de Cumhurbaşkanı seçildi), Cumhurbaşkanı Celal Bayar'a "siyasi içerikli" bir mektup yazmıştı.
ÖYLE Mİ ACABA Ve dönelim yine sohbetimize. Demirel: - Bu Kara Kuvvetleri Komutanı ne diyor?.. Ona bir bakın... Konuşmanın içeriğine dikkat edin... Eğer dediği şeyler "efendim konuşmasa da olur, ne gerek vardı, ona ne" denecek cinsten şeylerse, mesele yok... Ama durum öyle mi acaba?
SORULAR... Süleyman bey: - Durum farklı bir durum... Komutana "sen ne konuşuyorsun arkadaş" dediğiniz yerde, o önemli bir şey söylüyor... "Devletin Irak politikası yoktur" diyor... Anında "vardır" diyeceksiniz... "Devletin bir Kıbrıs politikası yoktur" diyor... Hemen "vardır" diyeceksiniz... Ve "politika şudur" diye göstereceksiniz... Bunları diyebiliyor musunuz?
IRAK'TA SÖZ KİMDE? Süleyman Demirel: - Ne diyor Kara Kuvvetleri Komutanı?.. Bizim Irak'ta bir sözümüz yok, sözümüz geçmiyor diyor... Sözümüz var diyebilecek misiniz?.. Soruyorum, diyebiliyor musunuz?
ZAAF - Sayın Demirel... Sonuç? - Bu konuyu önemsiyorum zira... - Zira? - Bu tartışma başladığı zaman yönetimde zaaf var demektir... İki gündür söylüyorum sana, yönetimde zaaf, derin devlete cesaret verir. - Efendim, sizin meşhur sözünüz, demokrasilerde çare tükenmez... Çare nedir? - Çare kompromi... Büyük uzlaşma... Ama görünüyor ki uzlaşma, olması gereken zeminlerde olmuyor... Konuşma, müzakere, istişare, karşılıklı görüş alış verişi, kompromi asıl zeminlerinde gerçekleşmiyor.
"SÖYLEMEM GEREKİYOR" - Ne yapılması lazım? - Daha iyi bir koordinasyon. - Kimin görevi? - Başta siyasi iktidarın... Sonra Cumhurbaşkanı'nın... Şimdi "öyleyse gel, sen idare et" ithamıyla karşılaşacağımı biliyorum... Ama tepki de alsam, bazı şeyleri söylemek, bu ülkeye karşı sorumluluğum... Bunları söylemek bana düşüyor... Zira bunları görerek geldik.
|