| |
|
|
Bu işin şakaya gelir yanı yok..
GS-FB ....
Spor kulüplerinin taraftarlarının birbirleriyle kanlı bıçaklı düşman olmalarını çok anlamsız buluyorum. Böyle fanatiklerle (Mesela FB fanatiği Cengiz Çandar'la) konuşurken işi hep şakaya boğar ve damarlarına basılınca aldığım reaksiyona hep gülerim.. Reha Muhtar yönetiminde Emre Aköz, Mansur Forutan, Nebil Özgentürk ile birlikte GS-FB rekabetini tartışmamız önerilince, yine işi şakaya boğabilirim diye düşündüm. O tartışmada bu konudaki gerçek düşüncemi de, işin içine biraz Galatasaraylılık katarak şöyle seslendirdim: - Taraftarlık hikayesi biraz anlamsız. Oyuncular dışarıdan gelip gidiyor, takım değiştiriyorlar. Fakat taraftarlar hep aynı takımı tutuyor. Yani tersi olsa daha hoş olmaz mı?.. Oyuncular hep aynı takımda oynasa, taraftarlar ise hangi takım iyi oynuyorsa o takımı tutsa?.. O zaman bütün Türkiye Galatasaraylı olurdu. O yüzden de tabii işin tadı kaçardı. Yani Galatasaray hep iyi oynuyor, Fenerbahçe hep kötü oynuyor... Ama FB'li sayın okurlarımdan aldığım mesajlar, FB'yi eleştiren sözlerimin aşırı ciddiye alındığını gösteriyor. Mesela Daum için "O Alman köylüsü" demiştim. Amerika'dan yazan Sayın Mehmet Erkmen "Fatih Terim de Adana'da davar çobanı değil miydi? Bu köylüler yazar olamazlar mı? Başbakan olamazlar mı? Ya da benim gibi dolar milyoneri olup senin gibi yazarları satın alamazlar mı?" diye yazmış. Sayın Zeki İzci de şu tepkiyi göstermiş söylediklerime: - Alaycı ve irrite edici bir üslubunuz var. Hıncal da Galatasaraylı, ama mertçe eleştiriyor, alay etmeden, dalga geçmeden. Hatta Fener'den çok kendi takımını eleştiriyor kimi zaman. Koskoca Fatih Terim bile tek bir gün FB ile ilgili alay şöyle dursun, kafasına Kadıköy'de domates yağdığı zamanlarda bile beyefendiliğini kesinlikle bozmamıştı. Evet. Bu taraftarlık zor iş . "Kafasına domates yağan beyefendi " olabilmek gerekiyor neticede.
|