| |
|
|
Sorun Edelman'da değil Türk-Amerikan ilişkilerinde..
Amerika'nın Ankara'daki Büyükelçisi Eric Edelman'ın istifasını, bazıları "Başarılı olsaydı istifa eder miydi" diyerek yorumluyor. Hiç unutmamamız gereken bir gerçek var. Bazı istisnalar dışında, büyükelçilerin bulundukları ülkelerdeki başarıları veya başarısızlıkları, onların kişisel performanslarından çok, temsil ettikleri ülke ile elçilik yaptıkları ülke arasındaki ilişkilere bakılarak anlaşılır. "Bazı istisnalar " dedik. Buna örnek verelim. 1954'te Türkiye'nin Mısır'daki büyükelçisinin eşi, Mısırlı prenses Emine Tugay'dı.. Bu hanım hakkında devrik kral Faruk'la yakınlığından ötürü yapılan yayınlar, doğal olarak eşi büyükelçinin de sinirlerini germekteydi. Yönetime bir darbe ile gelen Abdülnasır ile bir akşam Opera'da karşılaşan Türkiye Büyükelçisi Fuat Tugay, Mısır diktatörünün elini sıkmayınca, o gece askeri rejim tarafından sınır dışı edilmişti.. Ama ülkelerin ilişkileri büyükelçilerin kişisel sorunlarını aşan boyuttadır. Nitekim hem Abdülnasır, hem de Sedat dönemlerinde Kahire Büyükelçimiz olan Semih Günver, Mısır siyasetçilerinin en güvendiği diplomatdost olmuştu Mısır başkentinde. Edelman'ın Türkiye ile ilişkilerinde, büyükelçinin ailesinden kaynaklanan bir problem bulunmadığı kesin. Zaman zaman eleştirilen üslubu ise, Edelman'ın kişisel görüşlerini değil, ABD Başkanı Bush'un dış politikasını yansıtmaktaydı. Neticede Edelman gidiyor. Anlaşıldığına göre, Washington'da onu, Ankara büyükelçiliğinden daha önemli bir görev beklemekte. Hatta Condoleezza Rice'dan boşalan "Başkan'ın Ulusal Güvenlik Danışmanlığı"na getirilmesi ihtimali bile varmış. Burada sorun, bizlerin kendimizi tanımamız meselesinde kilitleniyor. Türkiye Cumhuriyeti, arkasında Osmanlı İmparatorluğu'nun da bulunduğu, büyük diplomasi deneyimine sahip bir ülke. Tarihin uzun döneminde kendisi de süper devlet olmuş bir ülkenin insanlarıyız. Günlük konjonktürden kaynaklanan öfkelerimizi ve tepkilerimizi, yeni bağımsızlığa kavuşmuş bir 3'üncü Dünya ülkesinin toplumundaymış gibi belirli ülkelerin diplomatlarına yöneltmenin yanlış olduğu bilgisinin, genlerimizde bulunması gerekiyor. Ortada, Türkiye'deki ABD Büyükelçisi Edelman'ı da, Washington'daki Türk Büyükelçisi Loğoğlu'nu da aşan çapta bir gerginlik olduğu gerçeğini görmek şarttır. Özellikle Irak'a ilişkin Amerikan politikalarından kaynaklanan bu gerginliği bizim iç kamuoyu tepkilerimiz, azaltmaz artırır. Bu tepkilerin daha da yoğunlaşması ise, herhalde Bush Yönetimi'nin Irak politikasını değiştirmesine neden olmaz. Sadece, Edelman'ın yerine gelecek yeni büyükelçinin de işi zorlaşır. Son söz olarak şunu söyleyebiliriz. Dış politika da iç politika gibi, sokağa dökülmeden, kırılmalarına meydan verilmeden gözetilmeleri gereken ilişkiler kompleksidir. Türk-Amerikan ilişkilerinin de bu çerçevede ele alınmasında sayılamayacak kadar fazla yararlar vardır.
|