Ekonominin bundan sonrası da 2004'e benzeyecek mi?
ABD kaynaklı birinci faiz şokunu nisan-mayıs 2004'de yaşadık. FED'in faizleri artıracağının belli olmasıyla Türkiye mali piyasaları da olumsuz etkilendi. Bunun sonucunda döviz kurları yüzde 14, Hazine faizi 10 puan artarken, eurobond'lar yüzde 22, borsa yüzde 26 düştü. Mayıs ortasından itibaren hava düzelmeye başladı, yılın geride kalan bölümünde piyasalarda bahar havası esti. Orta ölçekli bu şokun ardından büyüme yüzde 13.5'ten, temmuz, ağustos ve eylül aylarını kapsayan yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 4.7'ye düşmüştü. Son çeyrek büyümesi de bu orana yakın bekleniyor. Bu yıl ABD kaynaklı faiz şokunun ikinci dalgasını yaşamak üzereyiz. Bütün dikkatler bugünkü ABD Merkez Bankası'nın yapacağı toplantıya çevrili. 0.25'lik faiz artışının yanında bundan sonra artırımlarının "ölçülü" yapılacağının belirtilmesi piyasaları sevindirecek. Ama bu ihtimal biraz zayıf. Ölçülü kelimesinin kaldırılması bile, sonraki faiz artırımlarının erken satılmasına yol açacak. Sonuçta ölçülü de ölçüsüz de olsa ABD faizleri yükselecek. Buna bağlı olarak bizim de dünyanın tersine hareket etme şansımız pek yok. Çünkü cari açığımız büyük. Bunun finansmanını dışarıdan gelecek sermaye ile yapıyoruz. Dolayısıyla ikinci faiz dalgasının etkisinden kaçamayız.
Türbülans ne kadar sürer? Geçmişe yönelik benzerliklerden ziyade yeni faiz dalgasının etkisi atlatıldıktan sonra ekonominin seyrinin geçen yıla benzeyip benzemeyeceği önemli. Bunun yanıtı öncelikle birkaç soruda yatıyor. Türbülansın ne kadar süreceği, büyümenin ne olacağı, cari açığın seyri yılın devamının geçen yıla ne kadar benzeyeceğini de belirleyecek. Türbülansların ilk benzerliği kaynağının veya nedeninin aynı olmasında. İkinci benzerlik, ikinci dalganın hemen hemen birincinin yıldönümünde gerçekleşmesi. Geçen yılki 7 Nisan'da başlamıştı, bu yıl 10 Mart'ta başladı. Türbülansın ne kadar süreceği, nerede durulacağı belirleyici olacak. Geçen yılki yüzde 14'lük kur artışı, sonraki aylarda döviz tevdiat hesaplarında yaklaşık 10 milyar dolarlık artışa yol açtı. Bu yılın geride kalan bölümünde neler olacağının ilk yanıtı da öncelikle içinde bulunduğumuz türbülansın boyutuna bağlı.
Yüksek kâr etkisi Bu yıl türbülansın boyutunu etkileyecek faktörlerden biri de, geçen yıla göre mali piyasalardakilerin çok daha iyi kârlar sağlamış olmaları. Geçen seneki hareket başlarken borsa 1.6 cent düzeyindeydi, bu yıl 2.2 cente çıktı; Hazine faizi yüzde 22 idi, bu yıl yüzde 15.5'e kadar düştü. En agresif satışların borsada olması da, kârı bir an önce cebe koyma isteğinden kaynaklanıyor olabilir. FED'in hareketinden dolayı mali piyasalarda oluşabilecek hareket geçen yılkinden daha sınırlı kalabilir. Ama bizim mali piyasalarda daha yüksek kârların elde edilmiş olması türbülansın boyutunu daha büyütebilir. Geçen yıla göre böyle çelişkili bir durum var.
Büyüme ne olacak? Yanıt arayacağımız başka bir soru, büyümenin geçen yılki gibi olup olmayacağı. İhracat bu yıla da iyi başlayamadı. Ancak Dış Ticaret Bakanı'nın açıklamasına göre 15 Mart'a kadar olan dönemde ihracat artışı yüzde 26. Bu rakam geçen yılın biraz altında ama ilk aya göre belirli bir toparlanma da var. Kurdaki hareket de ihracat artışını destekler nitelikte. Geçen yılki kadar olmasa da ihracat büyümeyi olumlu etkilemeye devam edecek gibi. Büyümenin ikinci ayağını oluşturan iç tüketimde bu yıl zayıflama var. Kriz sırasında ertelenen talebin doygunluğa ulaşması, kişilerin borçlanmasının sınırına yaklaşması iç tüketimi sınırlayan iki ana gelişme. Dolayısıyla bu ayağın büyümeye katkısı daha düşük düzeyde kalacak. Özel sektör yatırımlarındaki patlama da şimdilik durulmuş. Sonuçta geçen yılki yüksek büyümenin baz etkisiyle bu yılki GSMH artışının sınırlı kalması ve resmi hedef civarında gerçekleşmesi beklenebilir. Bu açıdan bakınca yılın geride kalan bölümünün geçen yılla benzerliği azalacak.
Cari açıkta ne olacak? Geçen yıl cari açık giderek büyürken, bu sene hem büyümenin sınırlanmasından hem de kur hareketlerinden ve dış dünya gelişmelerinin fonlamayı biraz daha maliyetli hale getirmesinden dolayı, açığın daha büyümememesi, hatta senaryonun olumsuzluğuna göre biraz gerilemesi de söz konusu olabilir. Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Erdem Başcı'nın geçen haftasonu "Merkez Bankası cari açıkta yavaşlama yönünde sinyaller alıyor. Önümüzdeki dönemde tersine dönme söz konusu olabilir" sözü bunu teyit ediyor. Burada da olumlu anlamda bir farklılık söz konusu olabilecek. Sonuçta türbülanslar birbirine benzese de, yılın bundan sonraki bölümünde ekonominin seyri daha farklı olacak gibi.
Sonuç "Her zaman düşeş gelmez" Türk Atasözü
|