30 bin meçhul göz
Adana İstasyon Meydanı'nda 30 bin civarında insanımızla göz göze gelmek, onların gelecek kaygısı taşıdığına şahit olmak hoş bir şey değildi. Ancak, her şeyin iyiye gitmediğini meçhule bakın bu gözlerden anlamak mümkündü. Otobüsümüz kalabalığı yara yara ilerlerken, bizlere sıkıntılı ifadelerle bakan Adanalılar'a ve diğer vatandaşlarımıza hükümetin daha yakın durması, zaman kaybetmeden sorunlarını teşhis ve tedavi etmesi gerekiyor. Cumartesi gününü Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı Mehmet Ağar'la birlikte önce kalabalık bir atmosferde yapılan DYP Konya İl Kongresi'ni takip ettik. Ardından Adana'daki mitinge katıldık. İktidarda tek partili güçlü bir hükümetin olduğu ve seçimin konuşulmadığı bir zamanda DYP'nin Adana'da 'İşimde Türkiye Gücümde' sloganıyla miting düzenlemesi iyi bir cesaret. Ancak, miting alanının lebaleb dolu olması şaşırtıcıydı. DYP, vatandaşın sıkıntılı olduğunu erken teşhis etmiş, kendini ifade etmek isteyen vatandaş da miting meydanını doldurmuş. Böyle bir zamanda DYP'nin mitingine olan tevecüh, hükümete olan bir tepkinin işareti olarak algılanmalı. 'İktidarda ben de güç de' sloganıyla hükümetin iş yapıyor olması, medyanın, çiftçinin, vatandaşın terslenmesi kaya sızan su gibi AK Parti'yi eritebilir. Ders almak isteyenlere, birinci risale babında uyarı.
İTO'nun seçimi İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu eski Başkanı Mehmet Yıldırım'la ilgili olarak seçimler öncesinde ciddi vukuatları gündeme getirdim. Formula 1 Pisti'nde, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerinin tespit ettiği usulsüzlükler bunların en önemlisiydi. Ancak, meslektaşlarımdan pek fazla bir destek gelmedi. Hatta somut bilgi ve belgeleri bir kenara bırakıp Yıldırım'a yıkama yağlama köşeler yazmayı tercih ettiler. Bazı gazete ve televizyonlarda ise Yıldırım'ın aleyhine olacak haberlere yer verilmedi. Lehine yayınlar yapıldı. Sonuçta, hep sağ partilerle içli-dışlı olmuş İTO'nun başında bulunan ve eski Doğru Yol Partili (DYP) Yıldırım devrildi. Yerine AK Partili Murat Yalçıntaş seçildi. Ve meslektaşlarımız tam bir çifte standartla, 'İTO'ya siyaset bulaştı' oklarını dört bir yandan atmaya başladılar. Asıl sorun zaten siyasetten paçası kurtulmayan bu odaların nasıl yönetildiğidir. Yalçıntaş, şeffaf, katılımcı, hesap veren bir yönetim yapısı kuracak mı, yoksa mevcut düzeni mi devam ettirecek? Yıldırım döneminin tüm hesapları, Dünya Ticaret Merkezi başta olmak üzere gözden geçirilmezse, bilin ki, mevcut düzen devam edecektir.
Edelman neden istifa etti? Yaklaşık iki ay önce, ABD-Türkiye arasında farklı işlere imza atan bir uzman, ABD Büyükelçisi Eric Edelman'ın kısa süre içinde Türkiye'den ayrılacağını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın büyükelçiye randevu vermemesindeki gerekçeleri ve Ankara'nın rahatsızlığını ifade eden notların da ABD'ye iletildiğini söylemişti. Aynı günlerde, Edelman Ankara Temsilcimiz Aslı Aydıntaşbaş'a Erdoğan'dan randevu alamamakta yakınıyordu. Aydıntaşbaş'a İstanbul'da gazetemizin organize ettiği bir yemekte gelişmeleri aktardığımda biraz şaşırmıştı. Ancak, o günlerde Edelman'ın bu tarafını kaynağımıza verdiğimiz söz sebebiyle köşemize taşıyamadık. Türkiye, Edelman'ın bir büyükelçinin üzerine vazife olmayan işlerle gereğinden fazla uğraştığından rahatsızdı ve bu durum ABD Dış İşleri Bakanı'nın Ankara ziyaretinde de gündeme getirilmişti. Şimdi bütün bu hadiselerden sonra, ABD Büyükelçileri Ankara sonrası Washington'da önemli görevler üstlenirlerken, Edelman'ın nasıl bir göreve alacağı kadar, yerine kimin geleceği de Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği açısından önem taşımaktadır.
|