İmparatorun yatak odası (1)
Müsaadenizle, "müttefikimizi, stratejik ortağımızı tanıyalım, tanıdıkça sevelim, düşmanlıklarımızı silelim, gözlerinden öpelim" serilerinin bir başkasına adım atmak üzereyim. Her ne kadar ekonomi tahsilli ve ekonomi gazeteciliği başlangıçlı olsam da, çoktandır bu alandan ve her daim "piyasa uzmanı" sıfatından uzak bulunmanın tüm bilimsel, tecimsel ve ideolojik risklerini taşıdığımı itiraf etmeliyim. Yine de bir manzara resmine, bir "natürmort"a, bir "kral çıplak" tablosuna kaba fırçalar. Derdim; kimine göre "imparatorluk" heveskarı olan... Ama terör, ama kitle imha silahı, ama demokrasi ve özgürlükleri yaymak gerekçeleriyle elini, dilini ve belini oradan oraya, şuradan buraya uzatan... Dünyanın en büyük ekonomisi, en gelişmiş teknolojisi, en cüsseli finans sistemi, en bi askeri gücü, en hakim kültürü, en baba tüketicisi sıfatlarını haiz... NATO'dan Büyük Ortadoğu'ya, IMF'den Dünya Bankası'na yedi düvele ve yedi denizlere "egemen" ABD'nin yatak odasına göz atmak. "Yatak odası"; "dünyanın en borçlu ülkesi, en borçlu devleti, en borçlu ekonomisi, en borçlu halkı" nın "açık toplum"u. Demokrasi ve şeffaflık anlamında değil; Dünyanın en süper-hiper büyüğünün, elbette bir tüketim, tasarruf ve yatırım süngeri olarak dünya ekonomisi için arz ettiği önem kadar, anormal açıklarıyla, dünyanın parası ve malına da nasıl muhtaç olduğu manasında "açık toplumu". Devasa boyutlarda, ürettiğinden fazlasını, gelirinden çoğunu, tasarrufundan ötesini harcayan ve açığı dünyadan emen, bu sayede aşırı silahlanmasını finanse eden, teknolojik öncülüğü dışında ekonomik üstünlüğü sarsılırken silahlarını çeken bir "imparator"un çıplak ve açık yüzü. "Hegemonya" nın öteki dürtüsü... Zenginliğin yoksulluğu... Gücün çaresizliği... İmparatorun açık yorganı! Bazı şeyleri neden böyle yaptığına, bazı şeyleri neden yapamayacağına, Dünya Bankası'nın başına en şahin ismi getirmek isterken dünyayı zehirleyen gazları neden azaltamayacağına, zayıf ülkeleri çabucak yenerken geniş bir işgal için neden yeterli asker ve para bulamayacağına dair.
1. ABD tüketicileri aşırı tüketiyor. Borçla, krediyle haddini aşan bir tüketime gömülüyor. Tüketicilerin borcu, harcanabilir gelirlerinin yüzde 115'i kadar (Fransa'da yüzde 55). 2. ABD devlet çarkı borçla, açıkla dönüyor. İç borçlar 7 trilyon doları geçerken, daha 2000 yılında 240 milyar dolar fazla veren bütçe, artık 412 milyar dolar açık veriyor. 3. Bütçe açığının büyümesinde, yıllık 500 milyar dolara çıkan silahlanma harcamaları kadar, toplamı 1 trilyon 800 milyar doları bulan vergi indirimleri etkili. Vergi gelirleri 1959'dan sonraki en düşük oranda. 4. Vergi indirimlerinin yüzde 70'i, kişi başına ortalama 123 bin dolarla, ülkenin en zengin yüzde 20'sine giderken, en yoksul yüzde 20'ye isabet eden katkı kişi başına 27 dolar. 5. Tasarruf tedbirleri ağırlıkla, yoksulları ve orta sınıfı vuran biçimde, eğitim, sağlık, yemek karneleri gibi kalemlerden. 6. ABD, dışarıya 1 trilyon 147 milyar dolarlık mal ve hizmet satarken, ithalatı bunun yüzde 50 fazlasıyla, 1 trilyon 764 milyar dolar. Ticaret açığı 617, cari açık 666 milyar dolar. Yıllık artış, 135 milyar dolar. Üstelik, değeri düşen doların ihracatı artırması umulurken. 7. ABD çarkı, artık dış yatırımdan çok daha fazlasını "dışarıdan yatırım" olarak almasıyla, hala dünyanın tasarrufunu emmesiyle dönüyor. Hassasiyet de bu!
Yarın: Elin parasıyla..
|