|
|
IMF için ev ödevi haftası
Ekonomi yönetimi, bu hafta "mali sektöre ve vergi idaresi reformu"na odaklanacak. Bankalar Kanunu üzerindeki tartışmalara, İmarbankası dosyası da eklenecek. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı (BDDK) Tevfik Bilgin ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, Anayasa Mahkemesi'ne bilgi verecek. Off shore hesaplar masaya yatırılacak IMF ile yeni stand by düzenlemesinin yürürlüğe girmesi için tamamlanması gereken işleri değerlendirmeden önce bir hususu hatırlatmakta yarar var. Türkiye, Kasım 2002 seçimlerinden sonra ekonomik istikrar açısından vazgeçilmez önem taşıyan "siyasi istikrarı" yakaladı. Siyasi istikrara verilen prim, Başbakan Erdoğan'ın liderliğinde ayrı bir anlam kazandı. Ancak son günlerde, "siyasi istikrar" ile "siyasi iktidarın" ayrışması süreci başladı. İcraat hızıyla kitleleri peşinden sürükleyen kadrolar, dopingin etkisinden kurtulan sporcular gibi fiziksel çöküşe girdi. İşte bu nedenle, "Şah vakıf olmalı hale, iş vezire kalırsa vay hale" sözü dilden dile dolaşır oldu. Bakanların eski sıklıkta aramadığını söyleyen bürokrat sayısı arttı. Karar verici birçok isim, asli işi yanında "alternatif siyasi oluşumlar güç kazanırsa seçim takvimi öne çekilir mi?" sorusuna yanıt aramaya başladı.
Gelir İdaresi sancılı IMF ile anlaşmanın anlaşılamaz biçimde geciktiği, ABD'den gelen en küçük dalganın piyasaları sarstığı bir ortamda Gelir İdaresi Başkanlığı tasarısını ele alacak olursak Tasarı, TBMM'de oluşturulan alt komisyonda yeniden yazılacak. Arabulucu olan Vergi Konseyi Başkanı Mustafa Uysal, milletvekillerine brifing verecek. Uysal, "Nasıl bir vergi idaresi" düşündüklerini ve teşkilat bünyesindeki rahatsızlıkları" anlatacak. Uysal'ın özellikle, Gelir İdaresi Başkanı'nın "özlük hakları" üzerinde durması bekleniyor. Tasarıda, Gelir İdaresi'ni yönetecek bürokrat statü olarak, Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı Başkanı'ndan sonra geliyor. 3 bin YTL civarında aylık alması planlanıyor. Tasarı, hesap uzmanları ve maliye müfettişlerini de eskisi gibi doğrudan maliye bakanına bağlı kurullar olarak koruyor. Gelirler kontrolörleri ise Gelir İdaresi Başkanlığı'nda tutuluyor. Bu durumun, denetimde çok başlılığa yolaçacağı savunuluyor. Merkezi denetim elemanlarının tek çatı altında toplanması ihtimali ağırlığını koruyor. Vergi denetmenleri ve yoklama memurlarının idarede yükselme kanallarını tıkadığı iddiasıyla da eleştirilen Gelir İdaresi Tasarısı, ara kademe pekçok yöneticiyi içermiyor. Bu eksikliğin Meclis'te giderilmesi bekleniyor.
BDDK'ya dikkat Bu sıralar BDDK'ya da dikkat edilmesi gerekiyor. Kurum, "Mali durumu iyileşmeyen banka, tasfiye edilsin" görüşünden geri adım atmıyor. Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, IMF, Hazine ve TMSF yöneticileri ise iyileşmesi mümkün olmayan bankalar için alternatif müdahale yöntemlerinde ısrar ediyor. IMF'nin, yabancı fonları garantiye almak isteyebileceğini belirten BDDK kaynakları, "Hükümetimiz, belki de bilmediğimiz riskleri görüyor. Buna saygılıyız. Ancak, fon bankaları ağır bedeller ödetti" diyor. Üst Kurullarla ilgili Çerçeve Yasası'nda, "hukuka uygunluk denetimi" getirilmesi de BDDK'yı huzursuz ediyor. BDDK'nın tüm işlemlerinin idari yargı denetimine açık olduğu hatırlatılırken, gelecek adına şu tehlikeye işaret ediliyor: "BDDK'daki kararlar öyle kolay ölçülemez, biçilmez kararlardır. Sayıştay'a, hukuka uygunluk misyonu verilmesi işleyişi tıkar. Onlarca personeli yargılanan BDDK'da, en küçük sorun gören imza atmaz!" Mevduat güvence priminin belirlenmesinde, TMSF ile yetki paylaşmayı da doğru bulmayan BDDK yönetimi ayrıca, murakıpların kurul kimliğinden uzaklaştırılmasına da karşı çıkıyor. Murakıplar, bankacılık ve bilişim uzmanları ile hukukçulardan oluşan "karma denetime" destek veriliyor. Ancak murakıpların "sıradan memura" dönüştürülmesi girişimi için "kan çıkar" yorumu yapılıyor. Yine Üst Kurullar Yasası ile BDDK Başkanı Bilgin'in, kısa süre sonra görevinden ayrılmak zorunda bırakılacak olması da "kişiye özel tedbir" getirdiği gerekçesiyle Anayasa'ya aykırı görülüyor.
|