Bir akil adam
İkinci Dünya Savaşı bittiğinde dünyada nasıl bir düzen kurulacağı henüz netleşmiş değildi. Sovyet lideri Stalin'le işbirliği yapılabileceğine inanan ABD Başkanı Roosevelt'in ölümünden sonra, uluslararası sistemin dinamikleri hızla ABD ve Sovyetler'i hasım olmaya doğru itti. Ancak yeni dönemde politikaların hangi doktrine göre oluşturulacağının, bunun için gereken siyasi tahlilin ana hatları hâlâ ortada yoktu. Bu ortamda ABD'nin Moskova elçiliğinde görevli Rusça, Lehçe, Çekçe, Portekizce, Fransızca ve Norveççe bilen bir görevli, 22 Şubat 1946'da diplomatik tarihe "uzun telegraf" olarak geçen 8000 kelimelik analizini merkeze gönderdi. Bu telegrafla Amerika, yeni dünya düzeninin şekillendirilebilmesi için gerekli fikri çerçeveye kavuşuyor, Soğuk Savaş dönemi düzeninin çatısı çatılıyordu. Telegrafı gönderen görevli, üç gün önce 101 yaşında hayata veda eden ve beş yıl öncesine kadar da yazmayı sürdüren George Kennan idi. Uzun telegrafı göndermesinden onsekiz ay sonra Kennan aynı görüşleri bu kez bir politika önerisi haline de getirerek "X" imzasıyla etkili dergi Foreign Affairs'de yayımladı. "Sovyetler Birliği'ne yönelik ABD politikasının ana ögesinin Rusya'nın yayılmacı eğilimlerinin uzun vadeli, sabırlı ancak sıkı ve aktif bir şekilde çevrelenmesi (containment)" olması gerektiğini öneriyordu. Türkiye ve Yunanistan'ın Truman doktrini kapsamında ABD koruması altına girmesi, Marshall planıyla yıkık ve bitap Avrupa'nın ekonomik canlanmasının sağlanması Kennan'ın önerileriyle gerçekleşmişti.
"Hiçbir halk düşmanımız değil" Kennan çevreleme politikasının amansız bir şekilde uygulanmasının Sovyet sistemini kendi iç çelişkileri nedeniyle çökertebileceğini de önermişti. ABD'nin gelmiş geçmiş en bilge diplomatı ve aslen tarihçi olan Kennan'ın trajedisi de bir bakıma "X" imzalı makalenin yayımlanmasıyla başladı. Kennan'ın önerdiği politika, Sovyet hamlelerine siyasi ve ekonomik olarak karşı çıkmayı savunurken, çevreleme politikası ABD dış politikasında askeri boyut ön plana çıkacak şekilde uygulandı. Kennan NATO'nun kuruluşuna karşı çıktığında artık kontrol edemeyeceği bir dinamik işlemeye başlamıştı bile. Soğuk Savaş'ı dünya ölçeğinde yaygınlaştıran Kore Savaşı'yla birlikte silahlanma yarışı Soğuk Savaş dinamiklerine damgasını tümüyle vurdu. Dışişleri Bakanı Dulles ile anlaşmazlığa düşerek istifa eden ve Princeton Üniversitesi'nde tarih profesörlüğü yapan Kennan 1950'li yılların anti-komünizm isterisinde arkadaşlarının da suçlandığına tanık oldu. Dönemin tüm şerefli insanları gibi komünistlikle suçlanan arkadaşlarını savundu. Vietnam Savaşı'na ABD'nin o bölgede asli çıkarları olmadığını söyleyerek karşı çıktı. 1960'larda ve 1970'lerde yazdığı anıları ve tarih kitaplarıyla çeşitli ödüller de alan Kennan hayata bakışında hayli seçkinci ve alabildiğince muhafazakârdı. Amerikan kültürünü küçümser, evrensel değerlere kuşkuyla bakar, dış politikanın yalnızca ahlaki kriterlere göre yapılamayacağını savunurdu. Ancak bu duruşu nükleer silahların imhası ve çevre meselelerini yaşamının son döneminde militanca ele almasına engel olmadı. Yaşamı boyunca ilgilenmeyi sürdürdüğü Rusya ve Rus halkına karşı derin bir saygıyı hep korudu. 1960'da, soğuk savaşın göbeğinde şöyle yazmıştı: İyiliğin de şerin de mutlak olduğuna inanma hatasına düşmeyelim. Gelecekte bir halkı tümüyle suçlamaktan da bir diğerini tümüyle aklamaktan da kaçınalım... Hiç bir halk tümüyle düşmanımız değildir. Hiç ama hiçbir halk, hatta kendimiz bile, tümüyle dostumuz değildir... Tevekkeli, ölümünün ardından üzülenler bu denli çoktu.
|