Resim gibi bir şehir
Venedik'in kalbi sayılan San Marco Meydanı'nda zamanın nasıl geçtiği hiç anlaşılmaz. İnsan kendini bakılmaya doyulmayan bir tablonun içinde hisseder
San Marco Meydanı'nda bulunan kafelerden birinde öğleden sonraları oturmak çok keyiflidir. Meydanın etrafındaki tarihi kafelerin herbirinin önünde siyah takım elbiseli müzisyenler müzik yapar. Gruplar arasında tatlı bir çekişme hissedilir. Bir kafeden müzik yükselirken bazen diğerleri dinlenir ya da aniden daha yüksek çalarak diğerini bastırmaya çalışır. Güzel bir bahar günüyse müzik dinlerken dondurmalar yenilir ya da kahve içilir.
Venedik'in kalbi San Marco Meydanı'nda vakit hızla geçerken, meydanı çevreleyen yapıların resim gibi görüntüsüne dalarsınız. Kanallar şehri Venedik'te San Marco'dan ayrılıp ara sokaklara girerseniz bazen iki kişinin yan yana yürüyemediğini görürsünüz. Hakimiyet sularındır ve kanallar birçok yerde yollardan geniştir. Ana istasyon Piazzale Roma'dan San Marco'ya sürekli 'vaporetto'lar vardır. Bu küçük tekneler heyecanlı konuklarını şehri ikiye bölen 'Grand Canal' boyunca San Marco'ya taşır.
SARDUNYALI CAMLAR Kanal boyunca sıralanan evlerin pencerelerinden rengarenk sardunyalar sarkar. Hızlı bir trafik vardır Grand Canal'da; vaporettolar, taxi olarak kullanılan sürat motorları, lüks otellerin şık tekneleri ve tabii ilk dakikadan itibaren gözlerin aradığı gondollar... Şehrin en büyük köprülerinden Rialto'ya varıldığında tablo, kanal boyunca sıralanan restoranlarda oturanlarla tamamlanır. Genel olarak şehir gezilerinden bahsederken yürümek en iyi yoldur denilir, Venedik'te ise yürümek tek çaredir. San Marco Meydanı'nda bulunan San Marco Bazilikası gezinin başlangıç noktası olabilir. Bazilikanın altın mozaikli girişi güneş altında gözü kamaştırıyor. Kopyası girişin üzerinde bulunan sekiz yüz yıl önce İstanbul'dan Venedik'e getirtilmiş bronz atların orijinali ise içerde. 'Dodges Palace' (Dükler Sarayı) görüldükten sonra meydandan ayrılmanın zamanı gelmiştir. Rialto yazıları takip edilerek ara sokaklarda bir yürüyüş başlar. Daracık sokaklarda ilerlerken küçük sürprizler bekler sizi, yeşillik mini bir meydan; kanal kenarında bembeyaz şemsiyeleri ile bir restoran; mozaikleri ile ışıldayan bir kilise. Küçük molalar ile Rialto Köprüsü'ne varılır. Gelirken vaporetto'dan görülen köprüden bu kez yeni gelenleri izlemek sırası sizdedir. Köprünün bitiminde eşya, giyecek, yiyecek satılan tipik bir pazara ulaşılır. Köprünün iki yanında sıralanmış restoranlarda manzara insanı cezbeder ama yemek konusunda fazla bir şey beklememekte fayda var.
MUM IŞIĞINDA YEMEK Ara sokaklardaki küçük aile restoranlarında iyi yemek ihtimali her zaman daha fazla. Kesinlikle daha sıcak ve sempatik bir atmosfer ile karşılaşırsınız. Ama şık bir akşam yemeği için şehrin en iyi restoranı Cipriani Otel'in terasıdır. San Marco Meydanı'ndan otelin teknesi ile yapılacak on dakikalık bir deniz yolculuğu ile ulaşılır. Mum ışığında Venedik manzarası seyredilerek Kuzey İtalya mutfağının en güzelleri tadılır.
Şarap listesi ise meraklılarını mutlu edecek cinsten. Venedik programının önemli parçalarından biri adalar gezileri. Burano, Murano ve Torcello adaları farklı özelliklere sahip. Vaporetto ile gidilen adalardan Burano'nun özelliği dantel işleri. Bilirsiniz Venedik dantelleri ile ünlüdür, ama asıl yeri Burano'dur. Kadınlar dantel işler, erkekler genellikle balıkçıdır, her biri ayrı renge boyanmış evler ise fotoğrafçılar için malzeme. En güzel dantelleri Burano'dan alırken cam işleri ile ünlü Murano adasını da unutmayalım. Murano artık geçmişte kalan bir sanatın; renkli cam işçiliğinin merkezi. Alevler içinde cama renk ve şekil veren ustaların hepsi ise sayısı her gün azalan gerçek birer sanatçı. Venedik'ten ve civarındaki adalardan bahsedip gondol gezisini unuttum sanmayın. Evet, çok turistik ama gondol gezisi yapmak çok hoş. Kırmızı bantlı hasır şapkaları ile gondollarının başında şarkılar söyleyen, şakalaşan gondolcular arasında sesi en güzel gondolcuyu seçip ışıklar hafif hafif yanmaya başladığı saati seçerseniz daha da keyif alırsınız.
|