| |
Niyete bağlı
AB'nin Hırvatistan'la üyelik müzakerelerini başlatmayı reddetmesi, kamuoyunda tedirginlik yarattı. Herkesin zihninde aynı soru: "Bu karar emsal olur mu?" Dışişleri'ne göre "Kararın Türkiye'nin müzakerelere başlamasıyla bağlantısı yok." Başbakan Erdoğan da AB Bakanlar Konseyi'nin (25 üyenin dışişleri bakanlarından oluşuyor) kararını "Türkiye'ye mal etmenin yanlış olacağını" söylüyor. Ancak Avrupa'dan gelen mesajlar Ankara'nın bu rahatlığını pek doğrulamıyor. Örneğin, Fransa Dışişleri Bakanı Michel Barnier, "Karar, Türkiye'ye Avrupa'nın kriterleri pazarlık konusu yapmayacağını gösteren bir emsal oluşturuyor" diyor. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk de aynı görüşte: "Türkiye karardan ders çıkarmalı. AB, Türkiye için belirlediği koşullar listesini 3 Ekim'de tek tek inceleyecek. Biri yerine getirilmezse müzakerelere başlamama kararı alabilir." Biz de -belgelerin desteğiyle- soruya yanıt arayalım. Bildiride neler vardı? AB Konseyi'nin 17 Aralık'taki Brüksel zirvesinin sonuç bildirgesinde, Hırvatistan'dan 14, 15 ve 16'ncı paragraflarda söz edildi. İlkinde Hırvatistan'ın hazırlıklarda kaydettiği ilerleme övüldü, ikincisinde adı belirtilmeden General Ante Gotovina'nın Lahey'e teslimi çağrısı yapıldı, sonuncusunda da bunun müzakerelerin başlaması için tek önkoşul olduğu vurgulandı. Cümle şöyle: "Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi ile tam işbirliğine gidilmesi halinde katılım müzakerelerine 17 Mart 2005'te başlanması... " Gelelim bildirgedeki Türkiye paragraflarına. 17'den 23'e kadar, çoğu uzun, hele "Müzakerelerin çerçevesi"ni çizen sonuncusu iyice ayrıntılı toplam 7 madde. Okuduğunuzda iki önkoşul varmış gibi görünüyor: "Ankara Anlaşması'nın AB'nin mevcut üyelerine göre adaptasyonu." Yani, Kıbrıs Rum Yönetimi'ni de kapsaması. Bir de tek tek sayılan 6 yasanın 3 Ekim'e kadar Meclis'ten geçmesi. Ama bildirgede öyle ucu açık ifadeler var ki, niyete bağlı olarak pekala önkoşul diye yorumlanabilir. İşte birkaçı: "Türkiye'nin kişilerin temel özgürlükleri ve insan haklarına uyumundan emin olmak için reform sürecinin Komisyon tarafından gözlem altında tutulması ..." "AB'nin reform sürecine ilişkin öncelikleri ortaya koyan bir Katılım Ortaklığı Belgesi (Not: Önümüzdeki aylarda Türkiye'ye verilecek) temelinde siyasi reformlarda kaydedilen ilerlemeyi yakından izlemeye devam etmesi..." Bitmedi. Bildirgede Avrupa Parlamentosu'nun 15 Aralık'ta aldığı Türkiye kararının not edildiği vurgulanıyor. O kararda da üyelik müzakereleri için bir dizi koşul sayılıyor: "Ermeni soykırımı tanınsın, Ermenistan sınırı açılsın, Patrikhane'nin ekümenik yapısı tanınsın, Heybeliada'daki ruhban okulu açılsın, yeni anayasa hazırlansın, cemevleri dini merkez kabul edilsin, zorunlu din eğitimine son verilsin, koruculuk kaldırılsın..." AB liderleri Parlamento kararına atıf yaptıklarına göre, bunlar önkoşul sayılacak mı, sayılmayacak mı? Dediğimiz gibi; her şey niyete bağlı. Brüksel iyi niyetli olursa Gümrük Birliği protokolünden başka sorun yok. Ancak AB Bakanlar Konseyi, Hırvatistan kararının da etkisiyle 17 Aralık kararının geniş yorumuna yönelirse, çarşı çok fena karışacak...
|