|
 |
 |
 |
Acıların Beyrut'u: Sabra ve Şatila
Beyrut gezimizin son gününde kente 10 dakika uzaklıktaki Sabra ve Şatila Filistin kamplarına gidiyoruz. İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un "Kasap" lakabı almasına neden olan katliamın merkezi olan kampa... Yolda şoförümüz bizi uyarıyor: Sabra ve Şatila'daki ana caddede fotoğraf çekilir ancak içeri girerken dikkatli olmalıyız... İki kampın ortasındaki karakolun önünde duruyor. Ali'nin elindeki fotoğraf makinesini gören yanımıza geliyor, kimsiniz, ne işiniz var gibi sorular soruyor. Turkia, müslim, jurnalist gibi tanıtımlardan sonra önce Sabra'dan başlıyoruz. Yıkık dökük dükkânlar, gerçekten insanın burun direğini kıracak kadar keskin pis kokular, açlık, sefalet... Ancak yine de gülebilen yüzler...
SOĞAN 15 KURUŞ Kamerayı gören bir Sabralı önümüze atlıyor: Foto, Abu Baha, Big Arab (Büyük Arap) Büyük bir keyifle Refik Hariri fotoğrafının önünde poz veriyor. Saatlerin kilo ile satıldığı dükkânları geçiyor, kasapların önüne geliyoruz. Kancalara asılı haldeki etler, ağır et kokusu... Etin kilosunun 3-4 dolar, yanındaki manavda 4 kilo soğan, patates ve limonun 50 cent'e (60 kuruş, yani kilosu 15 kuruş) satıldığını öğreniyoruz.
İNSANLIK VE ÖLÜM Ülkenin en ünlü gazetecilerden birinin 'İnsanlığın ölümüne göz yumulduğu yer' dediği kampta bir internet kafe, iki de Eminem tişörtleri satan dükkân dikkatimizi çekiyor. Sabra'daki Hariri, Şatila'daki birkaç (Suriye lideri Beşar) Esad fotoğrafını görünce, kaderleri aynı kamplarda bölge politikalarına farklı bakıldığını öğreniyoruz. Ana cadde turunu tamamladıktan sonra içeri girmek istiyoruz. Hangi ara sokaktan adım atsak 'bir ağır abi' çıkıp 'No photo. Yallah' diyor. Bir Türk gazetecinin 'Hizbullah'ın izni olmadan çekim yapmak imkansız' sözü doğrulanıyor. İnsanlığın ölümüne göz yumulduğu yer...
EMRE ERGÜL
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|