|
|
|
|
|
|
Görüşler
Doç. Dr. Bengi Semerci (Psikiyatrist) Orta yol bulunmalı Anne babalar çeşitli zamanlarda en iyiyi bulma arayışına giriyor. Özellikle eğitimli ve okumuş olanlar çeşitli kaynakları okuyor ve yeni yöntemler geliştiriyorlar. Bu yöntemleri yazanlar da genellikle bu tür kitaplar çok tutulduğu için konuyla ilgili ya da ilgisiz kişiler... Bazen de sadece kendi görüşlerini yazanlar var. Anne babalar, dönem dönem bu kitaplara çok fazla sarılıyor. Halbuki bütün dünyada bu işin uzmanlarının koyduğu genel bir kural var: Çocuklar ne 90'lardaki gibi aşırı özgürlükçü ne de aşırı katı kurallarla yetiştirilmeli. Buradaki özgürlük kelimesi tırnak içinde olmalı. Çünkü bu 'özgürlük'le, hakkını savunabilen, kendi ayakları üstünde durabilen, isteklerini gerçekleştirmek için kendi başına adımlar atabilecek çocuklar kastediliyor. Ama uygulama başarısız olunca, sınır tanımayan, başkasının özgürlüklerine ve haklarına saygılı olmayan, nerede duracaklarını ne yapacaklarını bilmeyen çocuklar yetişti. Bunu toparlamak için de diğer uca kayılıyor. Çocuğun aşırı disiplinli, ataerkil bir şekilde yetişmesi de doğru değil. Çocuk yetiştirmedeki doğru kural çocuğu dinlemek, söylediklerine kulak vermek ve onun gelişmekte, büyümekte olduğunu, bizim ona bir şey öğretmekle yükümlü olduğumuzu unutmamaktır. Onunla gerektiğinde konuşmalı, gerektiğinde ödül, gerektiğinde ceza vermeli ama evet ve hayırı, doğruyu, yanlışı da öğretmeliyiz.
Prof. Dr. Nahit Motavallı Mukaddes (Çocuk ve Ergen Psikiyatristi) Çocuk karar veremez Beyin belli bir yaştan sonra tam gelişmesini tamamlar. Bu nedenle küçük yaştaki çocukları karar vermek durumunda bırakmak uygunsuz bir davranıştır. Dolayısıyla mutlaka belli bir yaşa kadar ailenin çocuğu yönlendirmesi gerekir. Arkadaş olmak başka bir şeydir. Duygular ifade edilir, aile çocuğunu dinler, kızgın davranmaz, rahatsız edici, küçük düşürücü tavırlar almaz. Ama mutlaka çocuğun sınırlarının net olarak belirlenmesi gerekiyor. Bu da daha çok beynin gelişimiyle ilgilidir. Küçük yaştaki çocuklar henüz karar verme, planlama yeteneklerine kavuşmamıştır. Beyinleri geliştikten sonra bunu yapabilirler. Disiplinden de anlaşılması gereken çocuğun her konuda sınırını bilmesidir. Bu katı, ağır ceza anlamına gelmez. Tabii çocuğun zarar verici düzeyde bir davranışı olursa onu sevdiği bir şeyden mahrum bırakarak ceza verilebilir. Ama bu çocuğun kişiliğini zedeleyici, onur kırıcı bir ceza olmamalı.
Hedefsiz kuşaklar yetişti Ünlü pediatrist, yazar ve aktivist Benjamin Spock, 1946 yılında basılan "Bebek Bakımı ve Çocuk Eğitimi" isimli kitabındaki çocuk eğitimi konusundaki teorileriyle tüm dünyada yankı uyandırdı. Spock, yeni kuramıyla çocuk eğitimi konusundaki tüm kuralları yerle bir ediyordu. 1998 yılında ölen ünlü Amerikalı pediatrist Spock'un bu kitabı, geçen yarım asra rağmen hala kendi alanında en çok satanlar arasında. 40'tan fazla ülkede basılan kitaplarında Spock, anne ve babaların çocuklarına katı eğitim uygulamak yerine onlarla arkadaş olmaları gerektiğini savunuyordu. Ülkemizde de bu kitabı aynen kopyalayıp kendi ismiyle yayınlayan kişiler sayesinde bu kuram büyük bir popülarite kazanmıştı. Özellikle 70'li yılların sonlarında bu kuramla büyüyen bir kuşak yetişti. Eğitimli ve belki de anne babalarından katı bir eğitim gören bu aileler, yaşadıklarını kendi çocuklarına uygulamak istemedikleri için Spock kuramına sıkı sıkıya sarıldılar. Çocuğu ailenin merkezine koyan ve her şeyi onun istekleri doğrultusunda şekillendiren bu görüşle büyüyen bu kuşak bugün 20'li yaşlarını sürüyor. Ancak Spock'un görüşlerinin çok da doğru olmadığı sürekli sıkılan, depresyona giren ve kendisine hedef koyamayan bu kuşaktan da anlaşılıyor. Günümüzde sürekli sıkılan ve hiçbir şeyden keyif alamayan bu jenerasyona "Spock kuşağı" da deniliyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|