Pipolu Kaplumbağa
Osman Hamdi Bey 30 Aralık 1842 yılında İstanbul'da doğmuş... Pablo Ruiz Picasso ise 25 Ekim 1881 yılında, İspanya'da Malaga'da... Picasso gözlerini dünyaya yeni açtığında, Osman Hamdi Bey 68 yıl sürecek yaşamının yarısını çoktan devirmiş. Osman Hamdi Bey'in babası büyükelçi, Nazır ve Sadrazam İbrahim Edhem Paşa. Picasso'nun babası ise resim öğretmeni Jose Ruiz Blasco. Babası, büyükelçi, bakan ve başbakan olan birisiyle yaşamını resim çizmeye adamış diğeri arasındaki yol haritası farkı nasıldır acaba?
***
Osman Hamdi'yi hukuk öğrenimi için Paris'e göndermişler. On beşindeymiş... Sıkılmış... Paris Güzel Sanatlar Yüksekokulu'ndaki derslere girmeye başlamış. Arkeoloji kurslarını izlemiş. Picasso ise, on yedisinde Barselona'nın yolunu tutmuş... Güzel Sanatlar'da bir kaç yıl okuduktan sonra Madrit'teki Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi'ne kabul edilmiş. Eğitimi çok biçimsel bulduğu için sıkılmış ve yeniden Barselona'ya dönmüş... On yedisinde, odağında yoksulluğun oturduğu bir yaşamı göğüslemeyi de kabullenerek Paris'e gitmiş. Monmartre'a yerleşmiş. Paris-Madrit arasında gelip gitmeye, resim serüvenini yaşamaya koyulmuş. Formel eğitime sığmak ile ona dirsek çevirmek insanları nasıl şekillendirir acaba? Bu trapez yaparken ağ kullanıp kullanmamak gibi bir şey mi?
***
Osman Hamdi Bey 27 yaşında İstanbul'a dönmüş. Döner dönmez Vilayet-i Umur'ı Ecnebiye müdürü olarak Bağdat'a gönderilmiş. İki yıl sonra geri gelmiş, bu kez Saray'a Teşrifat-ı Hariciye müdür yardımcısı olarak atanmış... 1876'da yani beş yıl sonra Matbuat-ı Ecnebiye müdürlüğüne, daha sonra ise Beyoğlu Belediye müdürlüğüne yollamışlar onu. Müze-i Hümayun müdürlüğüne geldiğinde 39 yaşında. Bu tarihten sonra kültür ve sanatta yoğunlaşmış. Osmanlı sınırları içindeki bütün sanat yapıtlarını toplama, koruma ve sergileme düşüncesi pekişmiş. Picasso'nun ise mavinin tonlarını kullanması nedeniyle önce "mavi dönemi" başlamış. İnsanları trajik çizdiği, durağan figürleri düşey doğrultuda uzattığı ilk dönemi. Melankolinin, sefaletin bunalttığı dönemler. 23 yaşında artık tamamiyle Parisli olmuş. Oraya yerleşmiş.Pembenin tonlarına merak sardığı "pembe dönemi" başlamış... Melankoli tamamiyle kaybolmamış ama resimler daha dolgun, daha güçlü hale gelmiş... Çizdikleri değişmiş. Sokak kadınları, dilenciler gitmiş, anne ve çocuk düzenlemeleri fazlalaşmış. Palyaçoları çizmeye merak sarmış. Figürleri heykel gibi çizme aşamasına ulaşmış. Korunaklı bir hayatın sakinliği ile yaşamın med-cezirinde çalkalanmanın, sanata yansıması nasıl bir iz bırakır acaba?
***
Osman Hamdi Bey mimar Alexandre Vallaury'e Arkeoloji Müzesi'nin binasını yaptırtmış. 1884 yılında yeni bir Asar-ı Antika yasası çıkarmış. Çinili Köşk'teki koleksiyonu Arkeoloji Müzesi'nin yeni binasına taşımış. Önemli kitaplara imza atmış. Mimar Sinan Üniversitesi'nin o zamanki adıyla Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi'nin açılışı için ısrarcı olmuş. 1882 yılında bu okulun müdürlüğüne getirilmiş. Türk resmine Batılı anlamda ilk figürü o getirmiş, kadını konu alan ilk o olmuş. Resim yaparken fotoğraflardan yararlanmış. Tekniği yenilikçi, konuları gelenekçi sayılmış. Resimlerinde Osmanlı mimarisini yansıtmaya özen göstermiş. Oryantalizm akımına hep sadık kalmış. "Kaplumbağa Terbiyecisi"ni ise 1906 yılında, 64 yaşında yapmış.
***
Picasso ise 1908 yılında çizdiği "Avignonlu Kızlar" resmi ile resim sanatında ilk büyük devrimi gerçekleştirmiş, empresyonizmden radikal bir şekilde kopmuş. Bir eleştirmen bu yeni dönemi küçük küplere benzetince, kübist dönem doğmuş... Daha sonra geometrik soyutlama dönemi, analitik kübizmden sentetik kübizme geçiş, bale dekorları ve figürleri dönemi, gerçeküstücülük, heykelcilik, Akdeniz mitolojisine merak sardığı dönemi, çömlekçilik serüveni ve sonrası var... Öyle ki 85 ila 92 yaşları arasında "beklenmedik tazelikte" çizimler üretmeye devam etmiş... Onca resim arasında "Pipo İçen Çocuk"u da bir ara çizmiş... Ansiklopediler Osman Hamdi bölümüne Kaplumbağa Terbiyecisi'ni koyarken, Picasso için 1937 yılında çizdiği Guernica'yı tercih etmişler...
***
Osman Hamdi Bey ve Picasso... Osman Hamdi Bey'in "Kaplumbağa Terbiyecisi" 3.5 milyon dolara satılarak Türkiye rekoru kırdı. Picasso'nun "Pipo İçen Çocuk" tablosu ise 104 milyon dolara satıldı. İki insan arasındaki "yedi farkı" bulabilir miyim gibi bir fanteziyle yazının başına oturmuştum ama başaramadım. İkisini de derin bir şükran ve hayranlıkla andım sadece...
|