| |
Pışpışlayın, pohpohlayın onlar genç yetenekler!..
Derya Baykal aradı dün. "Gençleri yüreklendirici yazılar yazman ne güzel Savaşım. Bizim delikanlıyı, Mert'i çok hoş anlatmışsın" deyip gönlümü okşadı sağ olsun. Oğlu Mert'in yönettiği Pardon filmini izlerken nasıl duygulandığını, nasıl sevinç gözyaşları döktüğünü de anlattı. O kadar içten, sıcak cümleler kurdu ki, duymalara değer. Şaka yollu takıldım Derya'ya; "Bak çok genç ve güzel bir babaanne oldun. Mert'in filmi bir anlamda torun sayılır sana" dedim, epey gülüştük.
Ciğer oldu iğnedenlik Mert Baykal gibi, bir başka genç yeteneğin daha kutup yıldızı örneği parladığını da Sağlık Olsun'da gördüm. Ali Poyrazoğlu "Gel oyunu gör, seveceksin" demiş davet etmişti, İş Sanat'a. Gittim izledim ve çok beğendim gerçekten de.. Salon bir mimarlık şaheseri. AKM yöneticileri gördüyse kıskançlıktan çatlamışlardır sanırım. Eric Chappell'in harika tekst'ine Poyrazoğlu'nun uyarlaması mükemmel. Bülent Kayabaş her zaman olduğu gibi yine döktürüyor. Ali Ağabey'in özellikle de tekil başınayken doruğa çıkışlarını görmelisiniz. Hele Pembe Panter'le dans edişi adamın ciğerini iğnedenlik yapacak cinsten.
Eserinle iftihar Özdemir Çiftçioğlu, Berrak Kuş ve Onur Şenay da yüreklerini koyarak kotarıyor, uçuruyor oyunu. Ama spotu oradaki genç yeteneğin üzerine tutma yanlısıyım. Adı Eser Ali'ymiş bu delikanlının. Gerçek yaşını bilmem. Oyunda bazen 15, bazen de 20 yaşında oluverip, şaşırtıyor izleyeni. Bülent Kayabaş ve Ali Poyrazoğlu gibi iki üstadın arasında ezilmek şöyle dursun, onları daha da ateşleyen tuhaf bir tılsım var bu çocukta. Rolü öyle sahici aktarıyor ki, sahneye fırlayıp bağrınıza basmak geliyor içinizden onu. Yıllar önce Korhan Abay'ı, Cem Özer'i, Levent Kazak'ı da böyle genç yaşlarında rahle-i tedrisinden geçirip, sahneye çivileyen Poyrazoğlu ustanın tiyatromuza yeni bir armağanı olacak bu çocuk, yazın bir yere.
Niran Ünsal üzerine Tiyatrodan savrulup, şarkıcılık alemine konmak istiyorum müsaadenizle. Orada da memleketin gelmiş geçmiş en iyi 10 sesi, yorumcusundan biri olduğuna kalıp basacağım bir başka değerden söz etmek istiyorum. Niran Ünsal'ı konuşalım istiyorum kısaca. Taksim Sanat Evi süratle yara sarıyor ve eski hallerine dönüyor çok şükür. Buna en büyük katkıyı yapanlardan biri de Niran inanın. Bu kız şarkı söylemiyor da, şarkılarla sevişiyor sanki. Hele merhum Ahmet Kaya'nın 'Kafama Sıkar Giderim' şarkısını öyle bir damar yorumluyor ki, içi harman yerine dönmeyene şaşarım. Bir de Haktan çıktı Arka masalardan birinde Güldal Kızıldemir varmış. Yanımıza sürpriz gelişi sevindiriyor bizi. Özlemişiz onu. Çoğul yazıyorum çünkü yanımda Salih Memecan da var. Bir ara kulağıma eğilip; "Şu kızın itibarını iade ettirmeliyiz. Çok büyük ses çünkü" diyor Güldal. Bence artık itibar sorunu filan yok Niran'ın. Herkesin başına gelebilecek dertler, sıkıntılar onun da başına, ama ne yazık ki art arda gelmişti.. Bir dönem geçti ve gitti. O zamanlar fena bunaltmıştı kızı, olup bitenler. Başta ben olmak üzere bazılarımız da yangınına benzinle gidince ekstradan üzmüştük onu, yalan yok. Lakin gördüğüm kadarıyla bütün bunları aşmış ve eski moraline kavuşmuş Niran kız. Bir ara; "Aynı anadan aynı babadan kardeşiz" diyerek, hemen ardında gitar çalan aslan parçasını, ağabeyi Haktan'ı tanıttı bize. Haktan da öyle bir şarkıyı, hem de öyle bir söyledi ki, millet kalktı ayakta alkışladı bu delikanlıyı.
Gezegen Mehmet'e aferin Gece epey ilerlemiş vakitlerde eve gelip Kral'a takılıyorum. Gezegen Mehmet başa geçtikten sonra ayarı iyi tutturdu Kral. Bir ara neyin ardından ne geldiği belli olmayan, kalite çıtasının bir aşağı bir yukarı inip çıktığı durumlar yok artık. Radyocu olarak da, yönetici olarak da beğendiğim Mehmet kardeşimin bu işi de alnının akıyla kotarması hoşuma gitti doğrusu. Hakkında ipe sapa gelmez laflar edenlere kulak tıkayıp doğru bildiği yolda kararlı ilerleyişi de ders olsun tüm salaklara. Şahan gibi Dikkatimi çeken bir başka genç kardeş de, Zoka'yı yani kanalların en kaliteli en afacan 'şaka-yarışma' programını yapan Şahan. Bu arkadaş bugüne kadar neredeydi, nasıl keşfedilmedi, büyük kanal yöneticileri bu çocuğun üstüne neden hala atlamaz, niye değerlendirmez anlayamıyorum.
Aranan Adam Kanaltürk'te her gece program yapmaya başlayan Müfit Can'a yani 'Aranan Adam'a genç yetenek demek doğru mu derseniz, doğru derim. Çünkü sevgili Müfit'in yaşı ilerledikçe esprileri gençleşiyor. Canlı yayın sırasında telefona bağlanan bir münasebetsizin galiz küfrünü son derece sakin karşılayıp, bakışlarıyla ona haddini bildirmesine de bayıldım doğrusu.
Cem yayında, Şafak nikâhta Bu programın mutfağını yöneten TV dünyasının harika çocuklarından Cem Yaz'ı da ıskalamamak gerek. Genç yaşına rağmen Haberci, Nar-ı Beyza ve daha pek çok başarılı programın mimarı yani yönetmendir Cem kardeşim. Hazır ondan bahsederken, ustası, hocası olan şu günlerde atv'de 'Yalnız Değilsiniz'i başarıyla yöneten Şafak Bakkalbaşıoğlu'nun yarın gece dünya evine gireceğini de ekleyeyim ki mutlu sonla sonlansın bu yazı..
|