| |
Kartal kartalla uçar
Türkiye-ABD ilişkilerinde iklim değişikliğinin miladı gösterilen o ünlü 1 Mart tezkeresi oylamasının dün ikinci yıldönümüydü. CHP lideri Baykal'ın grup konuşması ve bazı örgütlerin küçük çaplı gösterileri dışında pek hatırlamak isteyen olmadı. 1 Mart kırılma noktasıydı ama ilişkilere ilk kuşku gölgesi o oylamadan 1.5 ay önce düşmüştü. ABD'nin Irak'ı vurmak için geri sayımı başlattığı günlerde dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in Bağdat seferiyle. Hatırlayacaksınız; 13 Ocak 2003 günü Tüzmen ve Irak Devlet Başkanı Birinci Yardımcısı Taha Yasin Ramazan el ele basın toplantısı düzenlemişlerdi. Belinde silahla gazetecilerin karşısına çıkan Ramazan sadece ABD'ye değil, Türkiye'ye de tehdit yağdırmıştı. Ağzını bile açamayan Tüzmen daha sonra Saddam Hüseyin tarafından kabul edilmiş, çıkışta izlenimlerini "Çok etkileyici bir lider" diye özetlemişti. Ve Saddam yönetimiyle 750 milyon dolarlık iş bağlantısı yapmanın mutluluğuyla dönmüştü Türkiye'ye. Sonrası malum; "Karo 10'lusu" Taha Yasin Ramazan 19 Ağustos 2003'te yakalandı, "Maça ası" Saddam da 13 Aralık 2003'te. Şimdi hücrelerinde mahkemeye çıkarılacakları günü bekliyorlar.
Minsk'in küçük Stalin'i "Saddam'la son görüşen bir hükümet yetkilisi" olarak tarihe geçen Tüzmen dün de Minsk'te Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko'yu ziyaret etti. "Görüşmeden duyduğu memnuniyeti" süslü cümlelerle dile getirdi, "Belarus'la ticareti geliştirmeyi çok arzuluyoruz" dedi. Peki kim bu Lukaşenko? Avrupa'nın son diktatörü. Göreve geldiği 10 Temmuz 1994'ten bu yana muhaliflerini ve aleyhinde yazan gazetecileri kaçırtıp öldürten ve cesetlerini yok ettiren bir zalim. Devlet başkanlığını iki dönemle (10 yıl) sınırlayan Belarus anayasasını halkını tehdit ederek değiştirten, bu amaçla geçen Ekim'de düzenlediği referandumun sonuçlarını sandıkların kapanmasına 5 saat kala ilan eden (Katılım yüzde 90, evet yüzde 82) bir zorba. ABD ile AB'nin "Persona non grata", yani "İstenmeyen kişi" ilan ettikleri ve giriş vizesi vermedikleri biri. Sadece ona değil, bakanlarına ve yakın çevresini oluşturan 50 kişiye de. O yüzden Belarus hiçbir uluslararası toplantıda temsil edilemiyor, Lukaşenko hiçbir ülkeye gidemiyor. Ve de dünyayı tehdit edip duruyor: "Tecridi kaldırmazlarsa silah, uyuşturucu ve insan kaçakçılarını Avrupa'ya salarım!" Başkan Bush geçen hafta Slovakya'nın başkenti Bratislava'da, karantinaya alınmış bu "Vebalı"nın sonunun yaklaştığını duyurdu: "Kaçınılmaz olarak Belarus halkı bir gün demokratik ülkeler ailesine katılacak. O gün çok da uzak değil!" İşte böyle birini ziyaret etti Tüzmen. Hem de Bush'un uyarısının ertesinde. Kuşkunuz olmasın; sadece ABD değil, AB de bu ziyareti not edecek. Erdoğan'ın dün Afrika gezisine çıkmadan önce AK Parti grubunda dediği gibi, elbette "Dükkânına kapanan tüccar başarılı olamaz." Ama ticaretin de etik kuralları var. Olmalı. Tüzmen, büyük olasılıkla Saddam'dan sonra Lukaşenko ile de son görüşen bir hükümet yetkilisi olarak, ikinci kez tarihe geçecek. Bu tür nitelemelerden mutlu l uk duyuyorsa, bir adres daha verelim: Myanmar'ı da programına alsın. Hatta oldu olacak, Kuzey Kore ve Zimbabve'yi de!
|