|
|
Uzun vadeli tahviller
Bu aralarda, gerek Hazine'nin gerekse yabancı finans kurumlarının çıkardıkları YTL bazlı orta ve uzun vadeli tahviller revaçta. Önce yabancılar başladı. Geçen hafta da Hazine 5 yıl vadeli ve değişken faizli tahvilleri piyasaya sürdü. Düşen enflasyon ve iyimser bekleyişler Hazine'nin iç borçlanmada vadelerini 5 yıla kadar uzattı. Neresinden baksanız olumlu bir gelişme. Hem borcun vadesini uzatıyorsunuz, hem de "getiri eğrisi"ni oluşturmaya adım atıyorsunuz. Getiri eğrisi (yield curve),vade ile faiz arasındaki ilişkileri sunan bir gösterge. Kısa ve uzun vadeli finansal araçların faiz farklılıklarını ve zaman içinde değişimlerini yansıtıyor. Bekleyişlerin yönünü işaretliyor. Enflasyonu yüksek ülkeler için bu tür bir eğriyi oluşturamıyorsunuz. Oluştursanız bile bir anlam ifade etmiyor.
Sağlanan yararlar Yabancı kurumlar YTL tahvil çıkardıklarında, Türkiye ile kendilerinin kredi değerliliği arasındaki marjdan yararlanıyorlar. Örneğin, kredi değerlemesi A olan bir yabancı banka % 12-13 faizli YTL tahvil çıkarıyor. Paraları müşterilerinden topluyor. Bunları BB kredi değerliliğine sahip Türk Hazinesi'nin çıkardığı ve iç piyasada % 17-19 faizle satılan tahvillere yatırıyor. Aradaki fark olan 5-6 puanı da, anında, gelir olarak yazıyorlar. Ayrıca, Türkiye'de her faiz düşüşünde bu kağıtlar ek kazanç sağlıyor. Faiz düşünce, mevcut tahvillerin fiyatlarının artması nedeniyle, elinde bunları tutanlar para kazanıyor. O nedenle faizlerin sürekli olarak aşağı çekilmesini istiyorlar. Hükümet de, farklı nedenlerle, aynı görüşte olunca Merkez Bankası her faiz toplantısı öncesi çifte baskıya maruz kalıyor.
Hazine'nin sorumluluğu Her şey iyi de, önemli bir konu daha var. Eğer vade sonuna kadar Türkiye'de faizler yükselirse, bu tahvilleri elinde bulunduranların zarar etmesi gibi bir konu ortaya çıkıyor. Faiz artışı, mevcut tahvillerin fiyatlarını aşağı çektiği için ana paranın bir kısmını bile kaybetme olasılığı mevcut. Böyle zamanlarda tahvil sahipleri ellerindekileri hemen satmak istiyorlar. Fiyat bir kez daha etkilenip düşüyor. Zarar kaçınılmaz oluyor. Böyle bir durumda, tahvilleri ellerinde bulundurup zarar edenler, tahvilleri başta çıkartanlara sinirleniyorlar. Türk Hazinesi'ne veya faizi arttıran Merkez Bankasına kızıyorlar. Tepkilerini "zaten...." ile başlayan cümlelerle ifade ederken, Türkiye riskinden bir süre uzak kalmayı yeğliyorlar. Tahvil çıkaran yabancı kurumlar ise, "ne yapalım, o zamanki şartlar böyleydi. Yanılmışız, bir daha yapmayız" gibi savunmalarla işi kapatıyorlar. Zararları varsa, baştan elde ettikleri kârlarına sayıyorlar. Bu nedenlerle, uzun vadeli tahvil ihraç eden ülkelerin, makro ekonomik politika çizim ve uygulamalarında, çok daha dikkatli olmaları gerekiyor. Özellikle, faiz arttırımlarına kaynaklık edebilecek en önemli faktörler olan enflasyon, ekonomik istikrar, sürdürülebilir büyüme ve yapısal reformlar konularında hassasiyetlerinin uzun vadeye yayılması bir ön şart. Bunlar gerçekleşir ve fiyat artış düzeyi 5-10 yıl tek haneli düzeylerde sürerse sorun zaten ortaya çıkmaz. Başka bir önlem de, değişken faizli tahvil çıkarmaktır. Maliyeti sabit faizlilere kıyasla yüksek olmasına karşın, ileride oluşacak faiz riskini azaltır. Satışa talebi fazlalaştırır.
|