|
|
|
|
|
|
Güzel ve diri kalmak sağlık ve dengeye bağlıdır
Güzellik arayışı dindirilemeyen bir susuzluk gibidir. Sonsuzluğun peşinde koşmaya benzer. Her insan güzelliği arar. Kendinde, çevresinde, insanlarda, doğada, iç dünyasında, kısacası her şeyde... Esasında aradığımızın güzellik olduğu kuşkulu. Belki de aradığımız denge ve uyumdur... Yaşam gibi, doğa ve vücudumuz da zıtlıklarla doludur. Kadın vücudunda erkeklik hormonları, erkek vücudunda kadınlık hormonları bulunur. Hastalık sırasında sağlık, sağlık sırasında hastalık faktörleri birlikte yaşar. Yağlı cilt kuru, nemsiz bir cilt yağlı olabilir. Uzak Doğu felsefesi bu durumu 'yin-yang' olarak tanımlıyor. Ve güzellik dediğimiz o son derece göreceli gerçeklik, esasında dengeyi, uyumu ve ahengi temsil ediyor. Ve konu fiziksel güzellik olunca, her şeyden önce sağlığımızdan bahsetmek gerekiyor. Sıvası bozuk bir duvarı boya ile ne kadar düzeltebiliriz? Hemen hemen hiç düzeltemeyiz. Aynı sıvası bozuk duvar örneğindeki gibi, fizyolojik sorunları olan bir cildi de sadece kozmetik yöntemlerle düzeltmek olası değildir.
CİLDİMİZ ÇOK DEĞERLİ Çoğu zaman kendimizi günlük hayatın akışına öyle bir kaptırıyoruz ki, cildimiz aklımıza sadece lekeleri, kırışıklıkları, ter kokusu, kılları, benleri, rengi ve pürüzleriyle geliyor. Bacaklarımız selülitlerle veya varislerle, saçlarımız şekliyle kendini hatırlatıyor. Oysa cildimiz ve tüm vücudumuz bütün bunların ötesinde o kadar değerli ki! Cildimizin fiziksel önemi ne kalbimizden, ne karaciğerimizden, ne böbreklerimizden ne de üreme organlarımızdan az değildir. Akciğerimiz veya midemizin güzelliğinden bahsetmeyiz. Bu organlar düzgün çalıştıkları sürece onların farkına bile varmayız. Ama cildimiz öyle mi ya... Kimi zaman onun canlı bir organ olduğunu bile unuturuz; ona adeta bir giysi veya takı gibi davranır, aynanın karşısına geçip onu yargılarız.
Cildin önemi nedir? Örneğin cildimizin yağ salgısından hoşlanmayız. Oysa bu yağ salgısı olmasaydı, vücudumuz ıslandığında sünger gibi su çekerdi veya sıcakta, rüzgarda, soğukta, kurumuş yapraklar gibi ufalanırdı... Biz terimizi durdurmak için elimizden geleni yapsak, her deodorantı denesek de, vücudumuzdaki birçok zehirli madde terleme yolu ile dışarı atılır. Güneşte neden kızarırız veya esmerleşiriz diye hiç düşündünüz mü? Bunun tek nedeni deri altındaki dokuları güneş ışığından korumak içindir. Kıllar ve saçlar, vücudu güneş ışınlarından korumak ve bedenimizde ısıyı dengelemeye destek olmak için uzarlar. Saçlar beynimizi, kaşlar ve kirpikler ise gözlerimizi korur. Vücut ısımız 37 derecede sabit kalıyorsa, bunu büyük ölçüde derinin faaliyetlerine borçluyuz. Deri yüzeyine yakın kan damarları, koşullara göre genişleyip büzülerek, vücut sıcaklığını ayarlar, terleme vücut ısısını düşürür, deri altındaki yağlar bir tampon gibi ısıyı korurlar... Derimiz mükemmel bir termostat gibi çalışır!
|
|
|
|
|
|
|
|
|