|
Sarsıcı bir yaşam öyküsü
|
|
Bir sanatçı sinemada ancak bu kadar iyi anlatılabilir. Bir sanatçının çağıyla ilişkileri de ancak bu kadar sağlam biçimde verilebilir. Eğer pop ve de soul müziğe özel bir alerjiniz yoksa sakın kaçırmayın.
Onu iki kez sahnede görme talihine eriştim. Biri, ilk ün yaptığı yıllarda, 1960'ların başında. "Soul" müziğin yeni ve öncü ismiydi ama aynı zamanda yeni denediği country'de de büyük atılım yapmıştı: Özellikle o unutulmaz "I Can't Stop Loving You" yorumuyla. Ve Paris'in ünlü Olympia'sında onu izlemiştim. Yıllar sonra, sanırım 1980'lerin başlarında da Türkiye'de, Spor-Sergi Sarayı'nda (günümüzün Lütfi Kırdar Salonu). O yüzden, bu filmde daha da sarsıldım. Çünkü adına Jamie Foxx denen o büyük sanatçı, zenci oyuncuların bu yeni kralı, tıpatıp Ray Charles olmuştu. O kara gözlükleri, her daim şık giysileri, sarsak yürüyüşü, müziği ruhunun en derinliklerinde hisseden kendine özgü şarkı söyleyişiyle... Hemen söyleyeyim: "Ray" yalnızca son yılların değil, tüm sinema tarihinin en iyi biyografik filmlerinden biri. Öyle bir yaşam öyküsü ki bu... 1932 doğumlu (ve geçen yıl ölen) zenci sanatçının Georgia'da geçen yoksul çocukluğu, daha altı yaşında kör olması, küçük kardeşinin gözlerinin önünde ölmesi, inatçı ve sert kişilikli annesinin onun eğitimi için gösterdiği çaba... Sonra ilk plaklar, Ahmet Ertegün'le o mucize karşılaşma ve Atlantic Records sayesinde yükselme yılları. Irkçılığın en azgın dönemini yaşayan bir Amerika'da, sanatçının önceleri siyasal bir tavrı olmamasına karşın, zamanla bu mücadelenin ön saflarında yer alması. Ve ırk ayrımı uygulandığı için konser vermeyi reddettiği Georgia'nın yıllar, yıllar sonra, "Georgia on my Mind" adlı unutulmaz parçasını eyaletin resmi şarkısı olarak seçmesi... İster bireysel planda, ister müzikal planda olsun, sürekli çabalar ve atılımlarla, olaylar ve isyanlarla yüklü örnek bir yaşam, adeta 20. yüzyıl ABD ve giderek dünya tarihinin bir bölümüne sanki ayna tutan, dolu dolu yaşanmış bir hayat. Ve de kadınlar... O fildişi tenli kara ırk kadınları... Ki kör sanatçı, onların güzelliğini kol bileklerini tutarak anlama özelliğine sahiptir!.. Taylor Hackford denen ve "Top Gun"dan "Şeytanın Avukatı"na iş yapan filmlerine rağmen (belki de onlar yüzünden) küçümsediğimiz yönetmen, harika bir iş çıkarmış. Bir sanatçı bu kadar iyi anlatılabilir, bir sanatçının çağıyla ilişkileri ancak bu denli sağlam biçimde verilebilir. Üstelik, bu tür filmlerde hemen hep görüldüğünün tersine, Ray Charles'ın müziği de hikayenin akışına feda edilmemiş. Onlarla ilişkili bölüm bitse de parçalar fonda bir süre devam ediyor. Böylece Charles'ın elbette insan, aşık, koca, baba, militan, insan hakları savaşımcısı kimliklerini ama en önemlisi sayılan müzisyen kimliğini hep birlikte tanıma imkanı doğmuş. Eğer pop ve de soul müziğe özel bir alerjiniz yoksa, bu önemli filmi mutlaka izleyin. Hiçbir şey için olmasa bile Jamie Foxx'un bu yıl mutlaka Oscar alacağına inandığım oyunu için. (Hatırlatma; "Ray" önümüzdeki hafta gösterimde.)
RAY * (Ray) Yönetmen: Taylor Hackford Senaryo: Taylor Hackford , James L.White Oyuncular: Jamie Foxx (Ray Charles), Kerry Washington (Della Bea Robinson), Curtis Armstrong (Ahmet Ertegün) / ABD filmi
|