| |
|
|
Ne çok misafir varmış
Kemal Derviş'in Strasbourg'da Avrupalı parlamenterlerin "Sevr Antlaşması'nı kabul edin" gibi saçma sapan talepleriyle boğuştuğu saatlerde, kader arkadaşı Zülfü Livaneli, CHP'den istifa etti. Böylece AK Parti'den sonra CHP'de de kendilerini "misafir" hissedenler ya da "misafir" konumuna indirgenenler, ev sahibine vedaya başladı. Livaneli'nin istifa gerekçesi bu kuşatılmışlık durumunu ya da duygusunu açıkça ortaya koyuyor: "CHP'de mücadele yollarının tükendiğini ve partinin örneği görülmemiş bir antidemokratik ve oligarşik yapıya dönüştürüldüğünü gördüm." Gerçi Livaneli istifasının bireysel kararı olduğunu söylüyor ama arkasının geleceği belli. Hatta bu istifanın yeni bir oluşuma "Kıvılcım" olacağını söyleyenler çoğunlukta. Livaneli de zaten dün yaptığımız görüşmede bu beklentiyi reddetmedi, "Yelpazede asıl boşluk solda" dedi, "Türkiye'nin çağdaş bir sosyal demokrat partiye şiddetle ihtiyacı bulunduğunu" belirtti ve ekledi: "İnsanların hem laik, hem reformcu olması bu kadar zor mu?" Livaneli bize istifasına çok olumlu tepkiler aldığını da vurguladı. Sorun şu: Bu tepkiler yalnızca CHP tabanından mı geliyor, hatta sadece iyice daralmış sol tabandan mı; yoksa "arayış" içindeki tüm kesimlerden mi? Yani, Livaneli'nin tetiklemesi beklenen hareket mevcut sol seçmen kitlesine yeni bir ortak mı olacak, yoksa daha geniş ufuklara mı yelken açacak? Bunu Livaneli'nin "Hem laik, hem reformcu olmak" formülünün içi doldurulurken göreceğiz. Bize bu formül Derviş'in "Sosyal liberal sentez"inin bir başka şekilde ifade edilmesi gibi geldi. Yanılıyor muyuz?
|