Halkla ilişkiler
Dünyanın en hızlı ve en etkili "halkla ilişkiler" kampanyalarından biri başarıyla sonuçlandı. Biliyorsunuz, adı "halkla ilişkiler" olmasına rağmen, bu iş genellikle medyanın ve etkili çevrelerin ikna edilmesi uğraşıdır. Amaç, "halkla ilişki" kurmak değil, halkla yukarıdan ilişkisi olanları, haber ve yazı sunanları, kamuoyu oluşturanları ve karar verenleri razı etmektir. Dolayısıyla, şimdi başarı tamdır. Kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim!
Bir hafta kadar önce Dipsiz Kuyu'nun "münafık" yazılarından birinin başlığı "Düğmeciler"di. "Düğmeye basıldığı"nı ve zihinsel bir kuşatmanın başladığını söylüyordu. Basılmasıyla, basılmamız bir oldu. O kadar hızlı. "Yüzde 82'si Amerika'ya karşı" diye ilan edilen, bilerek, kanırtılarak, ABD'lilerin yarısı kadarı, dünyada birçok halkın çoğu gibi, "Bush politikalarına karşı" olduğu halde, bir ülkeye, bir halka karşı gösterilen halkımız bir haftada "ikna" edildi! Yanlış. Halk kimin umurunda. Medya ikna edildi. Hükümet ikna edildi. "Tek başıma kalsam da" diyerek, cengaverlik gösterileriyle, "anti-Amerikanizm"e savaş ilan edenlerin hiç de tek başına olmadığı anlaşıldı. Kendi ülkelerinde, haklı olarak, "silahlı güçler"in müdahalesine karşı olan nice "demokrat"ın, sırf güce abanarak başkalarına silahla hayat dayatılmasına hiç de karşı olmadığı kanıtlandı. Kendi ülkelerinde yayınlanmış birkaç "yalan haber"den utanan ahlak ve etik tutkunlarının, bütün dünyanın büyük yalanların peşinde sürüklenmesini hiç de ayıp bulmadıkları görüldü. Zırt pırt "ilkeler"den bahseden kimilerinin, "zor, ilkeyi bozar" oportünistliğini iliklerinde taşıdıkları fark edildi. "Tutarlılıkları"nı kimi açık, kimi mahcup sürdürmüş "tek başına"ların yanı sıra, bir ara "ilkeler" adına farklı şeyler yazmış, farklı şeyler söylemiş olan bazılarının bile, nasıl bir "hamur hafıza", nasıl bir "esnek ilkelilik"ten mustarip oldukları tebarüz etti. Herkes yuvasından çıktı. Rahatladı. "Zehirli atmosfer" denen ülkelerinde, ama duyguyla, ama bilgiyle, bir şeyleri yanlış bulan kendi halklarından korkmuş olanların, eli, beli, dili rahatladı. "Panzehir"i buldular, "gerçekçiliğin kokuşmuşluğu"nu yeniden burnumuza dayadılar. Kendi ülkeleri adına taşıdıkları utançtan sıyrıldılar, "makul ve makbul"un arzuhalcisi olmanın gururuyla döşendiler.
Bu gerçekten dünyanın en şaşırtıcı, ama bu ülkede, neyin ne olduğuna dair biraz bilginiz ve hissiyatınız varsa, hiç de şaşırtmayan "halkla ilişkiler" kampanyalarından biridir. 8 saatte ikna edilen medya, 8 dakikada ikna edilen hükümet! Sıra halka geldiğinde... Başbakan'ın davasıyla karikatüre ceza... 12 yaşında çocuk terörist... Eşinin ilacını SSK anlaşmalı eczanelerde bulamayıp oradan oraya koşarken ölen emekli... SEKA işçilerinin sloganlarını yazan gazeteye Başbakan'dan dava... SSK hastanelerinin devredilmesinde gıkı çıkmayanlar kuyruk haberlerini yazınca medyanın suçlanması... Yoksulluğun ve "mutluluk"un derinleşmesi... "ABD politikalarına karşıtlık anketleri"nden tiksinenlerin "halkımız mutlu" anketine yapışması. Cıvık cıvık bir mutluluk!
|