  |
|
Servisçiler Odası 'hukuk' tanımıyor
Esnaf odalarıyla ilgili zaman zaman bu köşede yazılar yazdık. Yıllardır değiştirilemeyen 'esnaf baronları'ndan söz ettik. En küçük odadan birliklere, birliklerden konfederasyonlara aynı isimler etrafında dönen bir esnaf dünyası söz konusu. Oysa sivil toplumun en güçlü olması gereken alan burası. Esnaf odalarında sadece halkın iradesiyle değişmeyen, değiştirilmeyen yönetimler yok. Aynı zamanda mahkeme kararlarını uygulamayan yöneticiler de var. Hem de çocuklarımızı okullara taşıyan servislerin üye olduğu bir odayı yönetiyor bu yöneticiler, yani İstanbul Servis Aracı İşletmecileri Esnaf Odası'nı. Bu odanın yönetim kurulunda yer alan Nuri Asan, Musa Çakrak ve Taylan Nebioğlu hakkında Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin vermiş olduğu' görevi kötüye kullanmak' suçundan birer yıl hapis cezası kararı var. Ayrıca aynı kişiler hakkında Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1996 yılında 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanunu'nun 111'inci maddesinin 3'üncü fıkrası uyarınca, görevlerinden uzaklaştırılmaları gerektiği kararı da söz konusu. Bu karar üzerine Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, oda yöneticilerinin görevi bırakmaları için yazı göndermiş. Ancak oda yöneticileri görevi bırakmadıkları gibi karşı dava açarak işi uzatmanın yolunu seçmişler. Önce Ankara 9. İdare Mahkemesi'ne Sanayi ve Ticaret Bakanlığı kararının iptali, daha sonra da temyiz için Danıştay 8. Daire'ye başvurmuşlar. Danıştay 8. Daire 19 Ekim 2004 tarihinde bu istemi, 'açıklanan nedenlerle davacıların temyiz istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına' oy birliğiyle karar vererek son noktayı koymuş. Yani tam 9 yıldır bir oda yönetimini kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen kimse görevden alamıyor. Sanayi Bakanlığı yazı yazıyor, esnaflar şikâyet ediyor ama yöneticiler direniyor ve yönetimi bırakmıyorlar. İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Suat Yalkın bu konuda şunları söylüyor: "Bunun iki yönü var; Musa Çakrak, bizim birlik yönetim kurulumuzda. Ayrıca, Çakrak ve iki arkadaşı da oda yönetim kurulunda. Bunlar hakkında çeşitli bakanlık kararları çıktı. 'Alın' dediler, 'verin' dediler, böyle yuvarlamalar yaptılar. Biz de şaibe altında kalmamak için bakanlığa, 'bize açık yazın' dedik. Görevine devam mı edecek, görevine son mu vereceğiz? Bize yazı yazdılar, 'görevine son vereceksiniz' diye. Musa Çakrak'ın görevine 15 gün evvel son verdik. Ve yerine yedeğini çağırdık. Oda hakkında bakanlıktan bize bir tebligat gelmedi." Adı geçen oda yöneticileri hâlâ görevlerinin başında. Bu yöneticilerin kendi üyelerinin demokratik hakkına saygılı olmadığını herkes biliyor ama mahkeme kararlarına uymamalarının bir yaptırımı yok mudur?
|