Sigarasız günler
Sigarayı bıraktığım andan itibaren saatler ve hayatım tamamen farklı geçiyor... Günde, 5-6 kahve içen ben artık kahve içemiyorum... Çünkü kahve ve sigara ağzımda ortak tat bırakmışlar... Tatlardan biri kaybolunca, diğeri eksik tat bırakıyor ve sigara içme isteği müthiş artıyor... Onun için kahveyi mümkün olduğunca içmemeye, içersem de bol sütlü içmeye gayret ediyorum... Onun yerine çay tüketimim felaket arttı... Sabahları spor yaparken, 5-6 tane kuşburnu çayı içiyorum... Daha sonra da normal limonlu çay... Eğer siz, çayla sigarayı sürekli beraber içmişseniz, o zaman çayı bırakıp, yerine başka bir tadı örneğin bitki çayını tercih etmelisiniz... Kısaca sigarayla özdeşleşen tatları mümkün olduğunca almaya kalkışmayın... Bu durum sigara isteğinizi iki kat artırıyor... Sigarayı bıraktığım günün öğleden sonrası sevgili Ergun Babahan'ın odasında Dinç Bilgin'i gördüm...
BAYİLERE FIRÇA Ben sevgili Dinç Bilgin'i sadece 7 aydır çok yakından tanıyorum... Gördüğüm, çok sakin bir adam olduğu... Yani öyle kolay parlamayan, sinirlenmeyen cinsinden... Dedi ki "Ben de bir paket sigara içerdim... Bıraktığım gün gazetenin bayileriyle toplantımız vardı... Toplantı bitti... Bayiler Sabah gazetesini satmama kararı aldılar... Toplantıda nasıl sinirlenip hiddetlenmişsem, adamların gözü korkmuş..." Hiç, moral vermedi bu sözler bana... Benim zaten sigaralı halimde hiddetlenmem meşhurdur... Bir de sigarasız halim!.. En iyisi ben bir süre ortalarda hiç gözükmeyeyim... Odamdan dışarı çıkmayayım... Kendi içimde kendimle baş başa kalayım... Gazetede, bizim Ergun, "Senin, sigarayı bırakma savaşını nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın gazetede 1'den anons edelim" deyince, olay kamusal bir nitelik kazandı...
SİGARA-İÇKİ BAĞLANTISI İlk günün akşam saatlerinde bu kez sevgili Turgay Ciner'le sohbet ediyorduk... "Sigarayı bıraktın mı, içki de kolay içilmiyor... Çünkü ikisini bir arada içmeye alışmış insan" dedi.. Doğru.. Ama ben zaten çok uzun zamandır, rakı, viski, ağzıma koymuyorum.. Tek içtiğim arada bir yemeklerde kırmızı şarap.. Onun tadı da daha ağzımda tam anlamıyla sigarayla bütünleşmemiş.. Onun için oradan da yırttık diyorum içimden... Bizim atv'nin genel müdürü Mehmet Tezkan inanamıyor. "Sen hakikaten sigarayı bıraktın mı şimdi" diyor? Aklı sıra bana nispet yapıyor. Sigarayı bırakmamdan bir gece önce beraberdik. Gazetedeki Beşiktaşlılar hep beraber kebapçıya gittik. Onlar kebaplarla birlikte rakı ve puro, bense bol bol sigara içtim. Beşiktaş yenince de iyice keyiflendik... O geceki havamda hiç sigarayı ertesi sabah bırakacak bir adam izlenimi yoktu. Onu ima ediyor aklı sıra... Etsin ben azimliyim... Hele bizim Genel Yayın Yönetmeni Ergun yok mu?.. Havana purosunu usul usul tüttürüyor karşımda ve beni içten yıkacak sözleri bomba gibi arka arkaya patlatıyor...
CENGİZ ÇANDAR VE BEN "Geçmiş zaman" diyor, "Dünya sigarayı bırakma günlerinden birinde yine SABAH'taydık. Cengiz Çandar "Ben sigarayı bırakıyorum ey ahali..." dedi. Hemen gazeteden sigarayı bırakmasını anonsladık. Kendi de yazdı. Bir de ne görelim 15 gün sonra baba başlamış sigaraya.. Odasında fosur fosur sigara içiyor..." Bak bak bak... Verdiği örneğe bak... Şimdi ne desem.. "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?.. Benim adım Cengiz Çandar değil, Reha Muhtar..." Ne yapsam kestiremiyorum!.. Hayır devam etse, Cengiz'in Filistin'de eğitim görmüş uluslararası bir terörist olduğunu söyleyip, onun zehirli gazdan içmesinin, hayatının doğal bir ritüeli olduğundan dem vuracağım... "Neyse boşver..." diyorum kendi kendime "Uğraşma... Bak Dinç Bilgin sigarayı bıraktığı gün, yarattığı aura sonucu, bayiler de Sabah'ı bırakmaya kalkışmışlar..." Sen sen ol, bekle Reha Muhtar... Provokasyonlara gelme... İntikamını mutlaka alacaksın!.. BİR GÜN MUTLAKA!..
|