|
|
|
|
Özel Kuvvetler davası
Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı inşaatındaki yolsuzluk iddialarıyla ilgili davaya devam edildi..
Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasına 28 tutuksuz sanık geldi, tutuklu sanık müteahhit Ali Osman Özmen getirilmedi.
Duruşmanın öğleden önceki bölümünde, Milli Savunma Bakanlığı eski Ankara İnşaat Emlak Başkanı emekli Albay Tuğrul Balaban, savunma yaptı. ''Sözleşmeye aykırı imalatı kabul etmek'' ve ''rüşvet almak'' suçlarından yargılanan Balaban, Askeri Savcı Binbaşı Zekeriya Duran'a hazırlık soruşturması sırasında ifadesini alırken gösterdiği nezaketten dolayı teşekkür etti.
Üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyen Balaban, savunmasının büyük bölümünü Milli Savunma Bakanlığı İnşaat Emlak Dairesi ile emlak başkanlığının yapılanmasına ve işleyişine ayırdı. Balaban, 1993-2001 yılları arasında Ankara İnşaat Emlak Başkanlığı'nı yürüttüğünü ifade ederek, ''Arşivlerde tertemiz mazimin belgeleri mevcuttur. Dosyam takdirlerle doludur'' dedi.
Müteahhide yapılan hakediş ödemelerinin kendi görev ve yetki alanıdışında olduğunu savunan Balaban, fazla ödemeyle ilgili bir usulsüzlük varsa bunun da müteahhidin sorumluluğunda olduğunu söyledi.
Balaban, müteahhit firma Ali Osman Özmen A.Ş'den kendisine cep telefonu tahsis edildiği, cep telefonunu kullandığı ve faturasının firma tarafından ödenmesi yoluyla rüşvet almak suçunu işlediği iddialarını da reddetti. Balaban, müteahhit firmadan cep telefonu geldiğini öğrendiğinde, birkaç gün içinde telefonu iade ettiğini ifade ederek, ''118 trilyon liralık yolsuzluk iddiasını görüldüğü bu davada 16 milyon liralık cep telefonu faturası rüşvet olarak değerlendirilemez. Kaldı ki bu konuşmaları ben yapmadım'' diye konuştu.
Balaban, hiçbir müteahhidin bürosuna gitmediğini ve hiç kimseden rüşvet istemediğini belirterek, kendisini geçindirecek kadar varlıklı olduğunu dile getirdi.
'ORGENERAL ÖZKÖK TEŞEKKÜR ETTİ'
Emekli Albay Balaban, Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı inşaatını çeşitli dönemlerde bütün genelkurmay başkanlarının ziyaret ettiğini ve imalatı yerinde gördüklerini belirterek, kendisinin de işin en ucuz maliyetle tamamlanması için çaba gösterdiğini söyledi.
Tuğrul Balaban, emekliye ayrıldıktan sonra 2003 yılının Temmuz ayında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün isteği üzerine eşiyle İstanbul'da buluştuğunu ve Özkök'ün Çengelköy'deki evinin tadilat işini yaptığını söyledi. Orgeneral Özkök'ün bundan dolayı kendisine teşekkür ettiğini dile getiren Balaban, ''Genelkurmay Başkanım şimdi de bir iş istese, seve seve yaparım'' dedi.Meslek hayatı boyunca dürüstlükten ve çalışkanlıktan ayrılmadığını ifade eden Balaban, yasa, yönetmelik ve komutanların prensip emirleri doğrultusunda çalıştığını belirterek, beraatine karar verilmesini istedi.Duruşmaya öğleden sonra devam edilmek üzere ara verildi.
ASKERİ SAVCI 'İDDİANAMEDE, KİMSEYİ KORUMA GAYRETİ İÇİNDE OLUNMAMIŞTIR'
Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı inşaatındaki yolsuzluk davasının savcısı Binbaşı Zekeriya Duran, iddianamede kimseyi koruma gayreti içinde olunmadığını söyledi.
Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasının öğleden sonraki bölümünde Askeri Savcı Duran, sanıklardan emekli albay Tuğrul Balaban'ın savunmasına karşı görüşlerini açıkladı.Balaban'ın ita amiri olmasının yanında Ankara İnşaat Emlak Başkanlığı yaptığını belirten Duran, sanığın suçu astlarına paylaştırmasının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını ifade etti.
Balaban'ın, Hazine zararı ile ilgili olarak üzerine herhangi bir suç atılı olmamasına karşın ''şerifmiş gibi'' beyanlarda bulunduğunu ve taraf olmayanları savunmasına konu ettiğini anlatan Duran, bunun fuzuli ve yersiz olduğunu kaydetti.
Balaban'ın, bir ihaledeki keşif artışıyla ilgili sorumluluğu da İnşaat Emlak Daire Başkanlığı'na yüklediğini dile getiren Duran, sanığın işin bir an önce bitirilmesi için imalatın önünü açacak kararın verilmesi amacıyla rapor hazırladığını belirtti.
'EŞİT YARGILAMA'
Daha sonra söz alan emekli mühendis albay Recep Yılmaz'ın avukatı Ali Fahir Kayacan, Anayasa'nın eşitlik ilkesini düzenleyen 10. maddesini okudu. Eşitliğin yargı önüne çıkarılmayı da kapsadığını anlatan Kayacan, ''Hiçbir zaman suçu başkasının üzerine atmak ve başkalarını sanık konumuna sokmak amacında değiliz. Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesi, rütbe, makam ve fonksiyonu ne olursa olsun herkes için uygulanması gereken en üst düzeyde yasal düzenlemedir'' diye konuştu.
ERUYGUR İLE İLGİLİ İDDİALAR
Kayacan, iddianamenin 113. sayfasında isimleri ve eylemleri açık şekilde yer alan kişiler hakkında soruşturma izni istendiğini, ancak aldıkları duyuma göre isim ve eylem zikredilmeksizin soruşturma izni verildiğini söyledi.
Kayacan, inşaatın durdurulması aşamasına kadar bütün üst düzey komuta kademesinin faaliyetlerden haberi olduğunu ve inşaatın yürütülmesi yönünde talimatları olduğunu ifade etti.
Kayacan, ''Şu anda yargılanan ve albay rütbesinden yukarı çıkmayan sanık grubu dışında kişilerin davaya sanık olarak ithal edilecekleri konusunda ciddi kuşkularımız var. Adil ve kuşku uyandırmayacak yargılama isteniyorsa, tüm aşamalarda katkısı bulunan herkesin bu süreç içinde yer alması gerekir'' diye konuştu.
İddianamenin 113. sayfasında, dönemin Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı emekli orgeneral Şener Eruygur ile tuğgeneraller Yaşar Öney ve Kenzi Suner'in isimleri, gerçek olmadığını bildikleri halde mukayeseli keşif artışı belgesini onay için bakana sunan kişiler olarak yer alıyor. Duruşma, eksikliklerin giderilmesi için 4 Mart 2005 tarihine ertelendi. İddianamede, 39 sanık hakkında, 1.5 yıl ile 45 yıl arasında değişen ağır hapis cezaları talep ediliyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|