Teşvik kısır döngüsüne girdik yatırım ortamını unuttuk
13 ilin daha teşvik kapsamına alınmak ve bu teşviklerin mevcut yatırımlara da uygulanmak istenmesi, IMF ile sorun yarattı. Belki tek sorun bu değil, ama bu sorun çözülmeden yeni üç yıllık stand-by yapılması zor görünüyor. Asıl sorun olan 36 ilden 49 ile çıkarken teşvik kapsamının mevcut işletmelere tanınacak olmasında. İstihdam vergilerinde ve elektrik fiyatlarında yarı yarıya indirim ciddi bir avantaj yaratıyor. Bu kapsam dışında kalan işletmeler için de, çok ciddi bir dezavantaj tabiki. Antep-Samsun cezalı- Yeni teşvikler sadece IMF ile ilişkileri tıkamadı, aynı zamanda teşvik dışında kalan illeri ve yatırımcıları da, yaratacağı haksız rekabet nedeniyle endişelendiriyor. Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer, "Yeni illere verilen teşviklerden sonra alın haritaya bakın, dört bir tarafı teşvikli illerle sarılmış bulunan iki il göreceksiniz: Gaziantep ve Samsun. Bu illerin günahı ne? Bu teşviklerden sonra beş yıl süreyle bu iki ile kim yatırım yapar?" diye yakındı. Teşvik alanların durumu- Bu iki ilin cezalandırılması yanında teşvik alan doğu illeri de yeni teşviklerden rahatsız. Dünkü Sabah'ta yayımlanan haberde Hacer Gemici arkadaşımız Muş, Hakkari, Bitlis, Bingöl, Kars, Van, Şırnak, Ardahan, Iğdır illeri oda başkanları ile konuştu. Başka illere teşvik verildiği için artık kendi illerinin teşviğinin bir anlam ifade etmediğini belirten oda başkanları, Başbakan Eğdoğan'a gitmeye ve "Ya bizi farklı kılacak başka teşvikler verin ya da bizi yasa kapsamından çıkarın, kalabalık görünmeyelim" demeye hazırlanıyor. Bir de 49 ilin dışında kalanlar var ki, onlar da tam bir haksız rekabet durumuyla karşılaştıklarını belirtiyorlar. Madalyonun diğer yüzü- Yani teşvik verilen iller daha fazlasını istiyor. Verilmeyenler teşvik istiyor. Sonuçta kimse memnun edilemiyor. Hükümet teşvik verdiği için IMF ile de anlaşamıyor. Anlaşmak için yeni bir kaynak paketi hazırlamaktan söz ediyor. Yeni kaynak nereden bulunacak ki? Son yıllarda olduğu gibi, yine sigaraya, içkiye, otomobile veya telefona vergi artırılacak. Faturayı tüketici ödeyecek. Bu arada Tekel'in tütün bölümünün vergi etkisi nedeniyle özelleştirilmesi zora girecek. En büyük yabancı sermaye çektiğin otomotiv sektörüne en büyük vergiyi salacaksın. Doğrudan yabancı sermayenin de artarak gelmesini bekleyeceksin. Bunları daha da uzatmak mümkün. Ama gerek yok. Artık il bazında verilen teşviklerle bir tarafı yaparken bir tarafı yıktığımızı kabul etmeliyiz. Az sayıdaki ile teşvik vererek belki onların durumunu düzeltebilirdik. Ancak bunun ucu kaçtı, il sayısı yarıdan fazlayı geçti. Bunu yaparken de zaten Türkiye'nin genelini bozuyoruz. Yatırım ortamını çok dar bir alanda iyileştirirken, Türkiye genelinde daha da kötüleştiriyoruz. Kısır döngü- Halbuki, 2001 krizi sonrası uygulamaya koyduğumuz programla teşviklerin yerine yatırım ortamının iyileştirilmesini geçirecektik. Çünkü devlette deniz bitmişti. Büyümenin de özel sektör eliyle olabilmesi için, devletin yatırım ortamını kötüleştiren faktörleri bir bir ayıklaması gerekiyordu. Bunun yerine işe yanlış bir yerden başladık, şimdi bu yanlışı büyüterek yatırım ortamını daha da bozuyoruz. Bu konuda iyi ki IMF engeline takıldık. Çünkü bu sorunu bitirmenin yolu, Dinçkök Grubu patronu Ömer Dinçkök'in önerisini kabul etmekten ve teşvikleri bütün Türkiye'ye uygulamaktan geçiyor. O zaman bu teşvikler, rekabeti bozmayacak ve yatırım ortamının iyileştirilmesi sonucunu doğuracak. Tabi Hükümet'in bütçesi elverirse. Teşvik vermek belki bazı illeri canlandırabilir ama Türkiye'nin sorununu çözmez. İşsizliği azaltmaz. Teşvikler çözüm olsaydı, 2001 öncesinde olurdu. Çözüm, Türkiye'nin tümüyle yatırıma elverişli bir ortama dönüştürülmesinde yatıyor. Sonuç- "Geçmişi bir kitap gibi kullanın, eviniz gibi değil" R Wilkins
|