Türkler aşağılanmaktan hoşlanır mı?
Cem Uzan, babası ile yaptığı telefon görüşmesinde 'Türk milleti aptaldır' dediği için kolayca suçlanabilir: -Alçak, nankör! Asıl aptal sensin! Milleti savunuyoruz ya, ne desek yeridir! Oysa bu haber bir ürün.. İzinle dinlendiği için yasal da olsa polis kayıtlarından sızan bu veri ile 'amel etmek' ancak mahkememin hakkı... Biz, hasbelkader öğrendiğimiz bu 'küfür' yüzünden adama küfretme hakkına sahip değiliz.. Yalnız, iddianın içeriğini tartışabiliriz. Uzan 'Türk milleti aptaldır' iddiasını Atatürk'ün sözünden tercüme (!) etmiş: -Atatürk 'Türk milleti zekidir' demiş. Neden öyle söylemiş? 'Aptaldır' diyemediği için tabii. Şimdi bu milletin bir ferdi olarak ne yaparsınız? 'Cem Uzan cin gibi çocuk, Atatürk'e getirdiği dahiyane yorumla bizi aydınlatıyor' diye dalga mı geçersiniz, yoksa benzeri hakaretlerle bu teşhisi (!) kendisine mi iade edersiniz? Kendi adıma, katıksız bir milletsever olduğuma inanmama rağmen bu hakareti halkımızın hak etmediğinden emin değilim. Milleti; bir kavmin veya birkaç kavimden yoğrulmuş kültür ve dil birliğinin herhangi bir tarih kesitinde yaşayan kalabalığı olarak değil, zamanın ırmağı içinde bütün kuşaklarının ortak değerleri merkezinde gelişmiş sosyal yapı olarak algıladığım için böyle bir suçlamayı çok da yadırgamıyorum. Çünkü ben de, milletimizin bugünkü halkasını oluşturan halk kitlesinin aptallık derecesinde saf olduğuna, bizzat Cem Uzan'ın partisinin varlığı ile tanıklık ederim. Ne idüğü ayan beyan ortada olan bir zatın liderliğindeki uyduruk siyasi partiye yüzde yediden fazla oy verebilen bir kitlenin, aynı zat tarafından aptallıkla suçlanmasını hatta ilahi bir cilve sayarım. Bu haberin gazetelerde yer aldığı günkü bir başka yakın tarih şerhi de, milletimizin şimdiki halkasını oluşturan halk kitlesinin pek de hikmetli bir yığın teşkil etmediğini kanıtlıyor. O da bizzat Ecevit'çe açıklanan 'Öcalan'ın bir CIA kargosu olduğu' gerçeğidir. Halbuki aynı halk bu Ecevit'e 1999 seçimlerinde yüzde 22 oyu, 'Apo'yu yakalayan kahraman Karaoğlan' diye vermemiş midir? Ayrıca, şimdi 'o gün bunun böyle olduğunu söyleyemezdim' diyen aynı Ecevit'i gelmiş geçmiş en 'erdemli siyasetçi' sayıveren halk da aynı milletin bugünkü halkası değil midir?
Yüksek bir yüzde vererek aptallık suçlaması yapan Aziz Nesin'in, hala eserleri en çok satan yazarlardan biri olmaya devam etmesi, halkımızın kendini aşağılayanlardan hoşlandığı anlamına mı gelir? Nitekim şimdi de sık sık halkı fırçalayan başbakanımız hala en muteber siyasi kişilikler listesinin başında gelmektedir. Geçmişte de bunun örnekleri az değildir. Bu toplumun gövdesinden 'etrak-ı biidrak ve ekrad-ı biidrak' (idraksiz Türkler, idraksiz Kürtler) diye söz eden devşirmeleri de baş tacı etmişizdir. İslam düşüncesi adına, doğrudan Türklerle ilgili aşağılamaları fikir ve ilim diye satan bazı allameleri yüceltmek de bizim şanımızdandır. Bir örnek: El-Fevzu'l-Asğar' (Küçük Başarı) isimli eserinde İbn Miskeveyh (ölümü 1030) şöyle der: - ....... Bu etki kendisinden aşağı mertebedeki havyalara göre değerli olmakla birlikte düşünme gücü, gelişmiş yetkin insana nispetle gerçekten düşük ve bayağı sayılır. Kuzey ve güneyde, yeryüzünün en uzak meskun bölgesinde ve onun civarında bulunan Türkler ve zenciler böyledir. Onlar ile anlattığımız hayvanlığın son mertebesi arasında pek büyük bir fark yoktur.... Gelin görün ki zencilerle berabere Türkleri de aşağılayan bu üstat bazı Türk büyükleri (!) tarafından, mesela eski Diyanet İşleri Başkanı Yılmaz tarafından Diyanet dergisinde pek bir iltifatla anılan muteber bir kaynak sayılabilir: - .... Asırlarca önce 'Hasta Adam' olarak nitelenen ve yıkılması için uluslararası tuzaklar hazırlanan Osmanlı Devleti'nin gerilemesi ve yıkılışı, Batılı devletlerin uluslararası politikaları ve müstemlekecilik amaçları açısından yeniden incelenmelidir. Ancak bu arada İbn Miskeveyh ve İbn Haldun gibi İslam Tarihçilerinin getirdiği sosyolojik izahlar da dikkate alınmalıdır. Türk milleti herhalde aptal değildir ama kendini aşağılayanlardan zaman zaman hoşlandığı da bir vakıadır. (İlgilenenler, Miskeveyh'in bu kadim hezeyanına taze bir cevabı Dr. Enver Demirpolat'ın kaleminden Türkiye Günlüğü dergisinin son sayısında bulabilirler.)
|