|
Aşklarımız hep acı olmuştur
|
|
Toplumumuz eskiden beri acıya, üzüntüye ve drama hep yatkın olmuştur. Kebap ve lahmacun gibi aşkları da acılı yaşamaktan zevk alıyor gibiyiz.
Yazımız "Aşkın Kanunu"nu yeniden yazmıyor ama eski dönemlerde "Sevgili olmak" konusuna bazı satırbaşları getiriyor. Aşkı yaşayan "sevgi"liler için mekan ve zaman, iklim ve koşul, neden ve niçin pek yoktur. Sevgililer bu soruların yanıtlarını kendi duyguları ışığında verebilir ve başkaları ne derse desin bu aşkı yaşarlar. Acı veya tatlı... Yaşanmış aşklara, iki gönül dışında kalanların karışması bazen hiçbir şey ifade etmez. Çünkü onlar üçüncü şahıslardır ve 'ikili'lerin dışında kalırlar. Bunlar, kaynana, kayınpeder, baldız, görümce gibi aileden, katip, ulema gibi makamdan, yakın ve uzak komşular ile mahalle sakinlerinden oluşur. "Kızı kendi haline bırakırsan ya davulcuya varır ya da zurnacıya" diye sevgililere müdahale hakkını kendinde bulanlar bu lafla ikiliyi pek yakıştıramazlar. Oysa ne Salim Ağırbaş ve Gene Krupa gibi davulcuları ne de Emin Bey gibi zurnanın krallını bilirler. İnsanı kimi zaman "deli divane", "kimi zaman rezil rüsva" eden bu sevgilere "marazi hastalık" damgasını da vururuz. Yeşilçam filmlerinin devamlı afişte olması ve tekrar tekrar umumi arzu üzerine TV kanallarında bolca yer bulması bu aşklardan kaynaklanır. Geride ağıtlar, gözyaşı özetle hazin bir aşk hikayesi kalır. Eli kalem tutanlar, biraz da yürekleri yanmış olduğundan şiirler, oyunlar, romanlar ile bu aşkları kuşaktan kuşağa aktarır. "Gönül Hicran Dolu" ve "Her aşkın sonu gözyaşı" olduğundan geriye ya "Zavallı Necdet" ya da "Biçare Vicdan" kalacaktır. Aşkından yatağa düşüp "İnce hastalık"tan öksüre öksüre giden, sevgisi için hapishane, tımarhanelere düşen niceleri var. Umumi manzara bizim toplumun eskiden beri acıya ve üzüntüye meyyal oluşudur. İçinde "acı olan" kebap, lahmacun gibi, aşkları da acılı yaşamak, görmek ve tatmaktan zevk alıyoruz galiba. Aşk filmlerinin oynadığı dönemlerde kuyruktaki seyircilere biletin yanında mendil veren kaç sinema sektörü var dünyada. Yarın benim doğum günüm. Yani Sevgililer Günü... Sevdiğinize bir çiçek de benden verin...
|