Gülü bir gün, seni her gün, gülü soluncaya, seni ölünceye dek!
Yeni araştırmanın sonuçları: Türkiye'nin yüzde 58'i hayatından memnun! Aslında geri kalan yüzde 42'nin orta-mutlu (ne demekse) ve mutsuz insanlar olduğunu düşünürsek, çok da parlak bir tablo çıkmıyor ortaya. Yine de geçen senelere göre gelişme varmış ki, mutsuz yüzdenin kısmen de olsa, sebepsizce mutsuz "Ya ne bileyim bugün mood'umda değilim" güruhundan olabileceği ihtimali yüreklere su serpiyor. Ancak yarın öyle bir tarihle karşı karşıyayız ki, tuzu kuru, "Şahaneyim" diyen yüzde ellisekiz bile bu açıklamasını bir kez daha düşünmek zorunda kalacak! Sevgililer Günü'ne 24 saatten az bir zaman kaldı! Ne yapacaksınız? Planınız var mı? Daha da önemlisi... Hayatınızda biri var mı? Bir kere, eğer yoksa, "Niye yok? Bende ne problem var? Bütün insanlar el ele orada burada Sevgililer Günü kutlarken, her taraf kırmızı güllerle yıkılırken, ben niye yalnızım?" diye düşünmek için kaçırılmayacak bir fırsat!
MUTLU BİR AKŞAM BEKLEMEYİN Şimdiye kadar düşünüp de üzülmek aklınıza gelmeyen, hatta zaman zaman şükrettiğiniz yalnızlığınızın trajik bir durummuş gibi görünmesi için nefis bir gün! Evli misiniz? Tamam, o zaman da illa Sevgililer Günü kutlayacağız diye tutturmak, karşı taraf "Ya boşver, ne sevgilisi" derse, arıza çıkarmak için uygun zamanlama! Eğer nefis bir Sevgililer Günü programı yapıldıysa, ayılar, güller müller eksiksiz yerine getirildiyse bile, illa ki gerçekten "sevgili" olduğunuz günlerde hissettiğiniz "helecanları" artık hissetmiyor muyuz diye kafaya takmak da yerinde olacaktır yarın! Sevgiliniz var, heyecan taze, üstelik iki taraf da Sevgililer Günü kutlama peşinde! Yine mutlu bir akşam beklemeyin! Sevgililer Günü akşamları, özel Sevgililer Günü programları, mönüleri hazırlayan yerlere gidip kutlamışlığım var. Kabustur! Bir kere istediğiniz mekanda yer bulunmaz. Yılbaşı akşamı gibidir. Hadi yer buldun, içeri girdiğin andan itibaren bütün masalar romantik çiftlerle dolu olduğu için, kendini son derece sıradan hissetmeye başlarsın! İki kişilik masalarda, kırmızı kalplerle süslenmiş bir sofrada, mum ışığında, bol deniz ürünlü ve çikolatalı yemekler yiyip romantik "takılmaya" çalışan çiftler denizinde birer kum tanesi! Fonda da yeryüzünün en fenalık getiren aşk şarkıları.
ÇİÇEKÇİLER MEMNUN Yine de, yarın o yüzde ellisekizin içine girecek birilerini tanıyorum. Çiçekçiler örneğin! Sevgililer Günü'nde kırmızı güllerin fiyatı aniden üç katına çıkar ve çiçekler karaborsa gitmeye başlar! Aynı şekilde kırmızı, kalpli, ve/veya üzerinde "I love you" yazan her tür işe yaramaz obje, aniden çok önemli olacak yarın! Onları satanlar da, yukarıdaki sebeplerden bedbaht olsalar da, profesyonel olarak kazanacaklar en azından! Yılbaşı gecesinin ertesi sabahı acıklıdır. Sevgililer Günü'nünse trajik bir manasızlık yığını haline gelmesi için biraz daha zaman gerekir. Elinize birkaç yıl öncenin aylık kadın dergilerinden bir Şubat sayısını alın. Muhtemelen aynı konular, benzer romantik hediyeler, benzer kırmızı iç çamaşırları, popüler restoranların benzer mönüleri, benzer film ve müzik tavsiyeleri. Ve, en önemlisi, sezonun ünlü ve popüler sevgili çiftlerinden bir demet: Bugün itibariyle çoğu ayrılmış, kimisi başkalarıyla evlenmiş, bazılarınınsa ayrılma hikayeleri, sevgililiklerinden daha büyük haber olmuş, artık birbirine diş bileyen, selam vermeyen bir alay insanın "o zamanki" hali. Ya bir manzaranın önünde, ya mum ışıklı bir masanın başında, ya daha stilize bir moda fotoğrafında bir stüdyoda. El ele, sarılan, göz göze bakan, kucak kucağa oturmuş, artık "tek tek" olan "çiftler"! Hayat yalan. Yarının tadını çıkarın, şu veya bu şekilde. Maksat yüzde 58'e girmek değil mi?
|