|
 |
 |
 |
 |
Öldüren Poz
|
|
Katil İranlı genç kadın Farisa... Ölen fotoğrafçı Mehmet Gülbiz Cinayet nedeni ise fantezi için birlikte çekilen çıplak pozlar....
Hayıır... Yapmaa... İstanbul Beyoğlu'ndaki evinde çırılçıplak ve elleri bağlı şekilde bulunan Mehmet Gülbiz İranlı sevgilisi Farisa tarafından bıçaklanırken işte böyle bağırıyordu...
YATAĞA BAĞLAYIP BIÇAĞI KALBİNE SAPLADI Çift fantezi için ilişkiyi kasete çekiyordu. Mehmet, ölüm anını; Farisa'nın kalbine bıçağı sapladığı anı kaydetmişti. Cinayet sonrası İranlı Farisa, kaset ve beraber çıplak fotoğraflarının bulunduğu CD'lerle kaçtı.
CİNAYET KASETİNİ ÜÇ GÜN SAKLAMIŞ Polis Farisa'yı Hollandalı sevgilisinin evinde buldu. Kaset ve CD'ler de ortaya çıkınca Farisa suçunu itiraf etti: Mehmet'ten ayrılınca çıplak pozlarımı internete vermekle tehdit etti. Eve gittim ve...
'DEHŞET FİLMİ' Polisin ele geçirdiği cinayet kasetindeki görüntülere göre Farisa ile Mehmet önce birkaç kez birlikte oldu. Ardından Farisa "Sana bir sürprizim var" diyerek Mehmet'i önce yatağa bağladı... Ardından da gözlerini... Mutfaktan bıçağı aldı. Her şeyden habersiz Mehmet'in yanına gelip bıçağı iki eliyle kalbine sapladı.
 Aşk oyunu değil planlı bir cinayet
Fotoğrafçı Mehmet Gülbiz'in öldürülmesinin ardında, ayrıldığı sevgilisi İranlı Farisa'nın korkunç planı vardı. Farisa, onu "yine birlikte olalım" diyerek ikna etti. Daha sonra kalbine bıçağı sapladı.
Beyoğlu Tarlabaşı Bulvarı'nda, 220 numaralı İlçe Emniyet Müdürlüğü binasında büyük bir telaş ve sevinç vardı önceki akşam. Geçtiğimiz cuma günü Firuzağa'daki evinde hunharca öldürülmüş halde bulunan uluslararası fotoğraf sanatçısı Mehmet Gülbiz'in katil zanlısına ulaşmaya ramak kalmıştı çünkü. Olay anından beri evlerine dahi gitmeden cinayetle ilgili çalışmalar yapan Beyoğlu Asayiş Ekipleri yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmişlerdi çözümün. Birinci dereceden zanlı olarak aranan İranlı sevgilisine ulaşmaya çok yakındılar.
POLİSLER HAREKETE GEÇTİ İlçe Emniyet Müdürü Ali Gedik kurmaylarıyla son detayları da gözden geçirdikten sonra İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ı arayıp, "Her şey tamam müdürüm. Hedef olumlu. Talimatınızı bekliyoruz" dedi. Cerrah'ın, "Misafiri alıp kendi evinize getirin" parolası üzerine ekipler hemen yola çıktı ve Etiler Uçaksavar Mahallesi Muharipler Sokak'taki Yüksel Apartmanı'nın önünde durdular. Çelik yeleklerle donanmış polis amirlerinden bir grup ses yapmamak için asansörü bile kullanmadan 4'üncü kata çıkarken bir başka TİM evin arka tarafında herhangi bir kaçma girişimine karşı önlem almıştı.
BİR ANDA KÜL GİBİ OLDU 4'üncü kattaki kapının zilinde yabancı bir isme rastladılar. "Martin" yazılı bu zile bastılar. Kapıyı gözlüklü, esmer genç bir adam açtı ve bir anda neye uğradığını şaşırdı. Ekibin başında son derece deneyimli, dil bilen bir başkomiser bulunuyordu. İranlı kızın adını verip onu aradıklarını söylediler. O sırada kapıdaki konuşmaları duyan kız zaten oraya gelmiş ve başına geleceği anladığından kül gibi olmuştu. Polis amiri elinde sargı olan, kavuniçi-siyah çizgili bir eşofman giymiş olan kıza tek soru sordu önce: "Mehmet'ten aldığın eşyalar burada mı?"
KAFAMI MI KESECEKSİNİZ? Bu çok ustaca sorulmuş bir soruydu. "Öldürdün mü, vurdun mu, kaçtın mı" şeklinde değil, doğrudan kayıp eşyalar soruluyordu. Kız anladı ki polis her şeyi biliyor. İçeri yürüdü ve ardından gelen amire eliyle yerdeki siyah bir çantayı işaret etti. Masanın üzerinde bir laptop vardı ve polisler gelene kadar o yine internete girmiş çet yapıyordu. Polislere tek sorusu oldu: "Ceza olarak kafamı mı keseceksiniz?.." Genç kız işlediği cinayetin sonunda kendisine kafa kesme cezası verileceğini sanmaktaydı. Hollandalı Martin ise hiçbir şey anlamamış saf saf ve devamlı sormaktaydı: "Whats going on here my officer? (Neler oluyor burada amirim) Sebep neydi diye sordu polis amiri. Kızın yanıtı kısaydı: "Çıplak fotoğraflarımı internette yayınladı, İran'da ölüm emrimin çıkmasına neden olacaktı!"
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|