Gelin bir komite kuralım...
Başbakan Tayyip Erdoğan Davos'a gitmeden önce İSO'da konuşmuştu. Erdoğan "Vatandaşn hakkı, 46 milyar dolar olan hortumcu faturası ceplerine bırakılmayacak" deyince Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök fırsatı kaçırmadı. (46 milyar dolar denilen hortumun çok büyük bölümünün kamu bankalarındaki görev zararlarından oluştuğunu da hatırlatalım) Özkök'ün iki gün üst üste yazdığı köşede çıkan cümlelere dikkat edin: "Bankaları batıran, halkın sırtına milyarlarca doları yükleyen sözde sanayici, bankacı, tüccar, medyacı bırakın cezalandırılmayı, artık devlet eliyle ödüllendiriliyorlar." "Kaçırdıkları, komik kiralarla üstüne oturdukları şirketlerin bütün borçlarını, finansman ve amortisman giderlerini de devletin, milletin sırtına yüklemiş durumdalar." "Artık söz değil icraat zamanı" "Artık 500 milyon dolarlık şirketleri, öyle 5- 10 milyon dolarlık kiralarla bir takım insanlara peşkeş çekmek mümkün değil." Ertuğrul Özkök'ün, Dinç Bilgin ile Aydın Doğan arasında yapılan pazarlıklara ilişkin anılarını bir gün okuruz diye düşünüyorum. Ayrıca Özkök'ün Sabah'ın Doğan Grubu'na ilişiklendirildiği dönemde halkın sırtına yüklenen milyarlarca dolarla neden ilgilenmediği de bu yazının konusu değil. Ancak, bu gazetenin çalışanları, Ciner Grubu'nun kendi imkanları ve TMSF ile yaptığı sözleşme eşiğinde Sabah ve atv'yi yayınladığını her seferinde okuyucuya tekrar ve tekrar anlatmak zorunda mı kalacak? Her saldırı da savunmaya geçip, derdimizi anlatırken, pek çok insan için medya savaşı denen atışmalara mı başlayacağız? Ben kendi adıma yoruldum... O yüzden başta Hürriyet olmak üzere her basın kuruluşundan destek vermesini isteyeceğim bir önerim var. Bütün bu suçlamalar Dinç Bilgin ve hortumculuk iddiası üzerine yapılıyor. Gelin her gazetenin ekonomi servisinin katılımı ile bir ekip kuralım. Bu ekibin görevi, "Bilgin suçlu, Bilgin haklı" gibi bir yargıya varmak olamaz elbette. Yargılama sürüyor. Ama hiç değilse artık yalan yanlış bilgilerle Etibank olayını kullanmaktan vazgeçelim diyorum. Önce hortum tarifinde mutabık kalalım. Bilgin ve şirketlerinin kendi bankasından kullandığı kredilerin dökümünü isteyelim. Bilgin Grubu'nun, TMSF'ye geçen ve kendisine ait olmayan bankalardan aldığı kredilerin miktarını soralım. (Örneğin Aydın Doğan'ın da el konulan bankalardan aldığı krediler nedeniyle TMSF'ye borcu var. Kimse bu borçlar için Doğan'a hortumcu demiyor.) Son olarak Etibank'ın zararının nereden kaynaklandığının detaylarını bulalım. Zararın, ne kadarının ödenmeyen kredilere ayrılan karşılıklardan, ne kadarının banka portföyünde bulunan tahvillerin kriz nedeniyle değer kaybetmesinden, ne kadarının kötü yönetimden, ne kadarının da Etibank'ın bilançosunda gizlenen ve özelleştirme öncesine ait mali yapıdan kaynaklandığını öğrenelim. Ayrıca Ciner Grubu ile TMSF arasında yapılan anlaşmayı inceleyelim. Şimdiye kadar lisans bedeli olarak TMSF'ye ne ödenmiş, halka doğru bilgileri yansıtalım. Bu bilgiler üzerinden kim, kimi eleştirecekse eleştirsin. Kızdığımız bilerek, isteyerek yalan söylenmesi. Peki bu bilgileri nereden bulacağız? Elbette TMSF'den. (Batık bankalara ilişkin bu tür bilgilerin kamuoyuna hiçbir zaman açıklanmadığını da söylemeliyim.) Belki o zaman ticari çıkar çatışmaları "hortumcu" edebiyatı ile süslenmesinden vazgeçilir... Belki o zaman yanlış bilgilerle, dönüp dönüp sadece Etibank olayının gündeme getirilmesinden vazgeçilir. Ben kendi adıma hortum diye tabir edilen kredileri ve komitenin bilgilerini, bu köşeden yayınlamaya hazırım. İhtimal vermiyorum ama bu bilgileri sizinle paylaşmam engellenirse, bu köşeyi terk etmeye de hazırım.
|