Telefon mesajı adabı!
Teknoloji hızla gelişiyor sevgili okuyucular ve biz de gayret içinde, kendimizi paralayarak ayak uydurmaya çalışıyoruz! Bundan yedi sekiz sene önce, yukarıdaki başlıktan bu yazının 'telesekretere mesaj bırakma' durumunda yapılması ve yapılmaması gerekenlerle ilgili olduğu düşünülürdü muhakkak. Cep telefonu mesajlarından söz ediyorum oysa ki. Geçen gün bir arkadaşım, hafif bozuk bir sesle beni aradı. "Bayramda tebrik mesajı çektim, almadın galiba" diyordu! "Yoo aldım" dedim! - Eeee? - Eee'si, cevap mı vermeliydim? - E yani, nezakettir sonuçta! Nezaket midir gerçekten? Cep telefonu mesajının adab-ı muaşeret kurallarını kim, ne zaman yazdı da biz atladık? Kartpostal gönderip bayram kutlayan birine, hemen cevabi bir kartpostal göndermek gerekir mi? Veya telgraf zamanında, her tebriğe başka bir telgrafla cevap verilir miydi acaba? "Sağol, stop, sana da, stop!" Üstelik çoğu cep mesajının da aynı anda telefonda kayıtlı bütün numaralara giden bir şablon olduğunu göz önüne alırsak... Arkadaşım benden nasıl bir cevap bekliyordu acaba? "Senin de bayramın kutlu olsun canım benim, bilmemkimciğim özledim yav" gibi kişisel bir mesaj mı? Yoksa "Mutlu sağlıklı bir bayram dilerim- Gülse Birsel" gibi, kendi şablonumu (ki öyle bir şey yoktu zaten) yollamamı mı tercih ederdi? Belki, yazar olduğum için daha orijinal, daha uğraşılmış bir mesaj istiyordu. Bazen hiç tanımadığım insanlardan (nedense) gelen ve içinde tabiat, sevgi, hayatın güzellikleri, mukaddes, saadet gibi kelimeler, şiirler barındıran iddialı tebriklerden değil belki de... Daha benim tarzım. Belki küçük bir bayram gag'ı gibi! Esprili falan. Ne yazık ki, cep telefonu mesajları sinirime dokunuyor. E-mail'i ne kadar seviyorsam, cep mesajı atma mecburiyetine de o kadar gıcık oluyorum. Hayatını yazarak kazanan biri için yer çok dar bir kere! Aynı şekilde, gerektiğinde saatte altı sayfa hızla yazabilen bu parmaklar, aynı tuşa üç kere basarak bir harf yazmanın eziyetine dayanmıyor! Ünlü bir kadın sanatçımız geçen gün bir programda gözleri kapalı ve çok hızlı telefon mesajı yazıp atabildiğinden bahsediyor, hatta gazetecilere ufak bir demonstrasyon da yapıyordu. Hayranlığım büyük! Ama ben yapamıyorum. Bir kere, kelimeleri eksiltip, anlatmak istediğini kuşa çevirince, ister istemez anlam kayıyor! Bu konuda hassasım, anlayın beni. Daha kötüsü de var! Aradan sesli harf atanlar! Yani "Ne haber", yerine "nbr", "teşekkürler" yerine "tşk", hatta her şey yerine bir şey! Arkadaşlar o sesli harflere gerek olmasaydı, o harfler olmazdı zaten! Her hafta rating listeleri çıkınca, sonuçları Avrupa Yakası'nın tüm ekibine mesajla yollarım! Sadece sayıları özetleyen bu mesaj bile, bazen ancak iki seferde gider! Çenem, konuşurken değil, yazarken düşük benim! Yoksa sakin sessiz bir insanım yerine göre! Cep telefonunda mesaj yazmanın sinir olduğum tarafları bunlarla bitmiyor tabii. Mesajdan kaçma diye bir şey yok! Yani 'telefonu duymamışım, numara çıkmamış, aradım bulamadım, dolayısıyla derdin neydi bilemiyorum' numaraları maalesef mümkün değil. Mesajı atan, iki kelimeyle bütün sorumluluğu sizin üstünüze atabilir: "Beni arar mısın?"! Veya kısaca "Bni ara"! Ondan sonra aramak, bulamayınca yine aramak, o arkadaşla iletişim platformunuzda bütün çabayı göstermek, birbirinize ulaşamazsanız utanmak, hatta konu acilse vakit kaybından doğan kayıpları yüklenmek size düşüyor! Niye? E mesaj çekti çünkü! Büyük zahmet verip "Bni ara" yazdı! Rica ederim talepkar mesajlar atmayınız bana. Bilgi veriniz, hatta cevap alacağınızı garanti etmesem de bayram, yılbaşı tebriği yapınız. Başımın üstünde yeriniz var. Yalnız lütfen sesli harfleri atmadan!
|