| |
|
|
Komplo ve komplocular
İlahi rastlantı! İki tezkerezede kaderlerini belirlemek için aynı gün sandığa gidecek. Irak ve CHP'yi kastediyoruz. İkisinin seçim sürecinde de müthiş senaryolar üretildi. Irak'ı bir yana bırakıp, yol ayrımındaki CHP'yi irdeleyelim. Tablo şöyle: Bir yanda komplo teorileri, diğer yanda teorisiz komplo çırakları. Genel Merkezdekiler işaret parmaklarını Atlantik ötesine doğru uzatarak, partideki fetreti, CHP'den o ünlü 1 Mart 2003 tezkeresinin intikamının alınmak istenmesine yorumluyorlar. Bir ayrıntı: Baykal 22 aydır tezkereyle ilgili demeçlerinde CHP'lilerin "tümünün" ret oyu verdiğini vurgulayıp duruyor. Peki ama tezkereyi püskürtmek için "tek vücut" olarak ABD'nin planlarına ve politikalarına ölümcül darbe indiren CHP'lilerin şimdi 40-50'si nasıl ABD komplosunun aktörleri olabilir? Bu 40-50 milletvekili komplo piyonuysa, tezkereye "Kabul" oyu vererek amaçlarına çok daha kolay ulaşamazlar mıydı? Çünkü onlar bağlayıcı grup kararına meydan okuyup olumlu oy kullansalar, tezkere rahat geçecek, CHP'de kıyamet asıl o zaman kopacaktı. Bir başka nokta: Tezkereyi Meclis'ten geçirmek iktidarın sorumluluğuydu. Gerekli sayıya da fazlasıyla sahipti. ABD'nin intikam için AK Parti'yi hedef alması daha mantıklı ve -oylamada 100'e yakın firesi nedeniyle- daha kolay, daha sonuç alıcı olmaz mıydı? Gelelim, CHP Genel Merkezi önünde Tiflis ve Kiev'deki senaryoları sahneye koymaya kalkışan Saakaşvili ve Yuşçenko özentilerine... CHP'nin siyasi tarihimizde meşru yollardan, o sıklığından yakınılan kurultaylarla en çok lider ve yönetim değiştiren parti olduğunu unutacak kadar mı hırslarının tutsağı oldular? Hem sonra, Saakaşvili ve Yuşçenko'ya özenmek, Gürcistan ve Ukrayna'daki "değişimler"de dış güçlerin ve batılı sivil toplum örgütlerinin inkar edilmeyen rolleri düşünüldüğünde, her türlü komplo iddiasına meşruluk kazandırmıyor mu? CHP'ye bizden çok daha insaflı davranan Batı medyasının ifadesiyle söylemek gerekirse, "Bu onurlu parti"nin geçmişiyle ve de geleceğiyle oynamak kimsenin haddi olmamalı.
|