Ciddi uyarı
Türk Hava Yolları ulusal gururumuz. Son yıllarda yaptığı ataklarla hepimizi mutlu eden bir kurum. THY'nin başarıları herkesi kendi başarısı gibi mutlu ediyor. Yurt içi uçuşlarda ikram kalitesinin yükselmesi, personelinin kibar ve yerinde davranışları, herkesi memnun ediyor. Ancak, gördüğümüz kadarıyla THY'nin teknik yönetiminde sıkıntılar sözkonusu. Bunu bizzat yaşayan insanlardan biriyim. Perşembe sabahı, 11.00 uçağıyla Ankara'ya gitmek üzere evden yola çıktım. Yoğun trafikte epey hırpalanarak alana vardım ve uçağa bindim. 11.00'de herkes uçağa yerleşmiş, hostesler yolcu sayımını tamamlamıştı. Uzun süre hiçbir açıklama yapılmadan koltuklarımızda bekledik. Pilot, yoğun trafik açıklaması yaptığında saat 11.40'ı gösteriyordu. İstanbul'dan havalandığımızda ise saat 12.00'yi gösteriyordu. Kısaca, karayoluyla 3-4 saatte yapacağım bir yolculuk için saat 9.30'da evden çıkmış ve 13.00'te Ankara'ya varmıştım. Aynı sıkıntıyı dönüşte de yaşadım maalesef. 19.00 uçağına yolcu alımı 19.20'de başladı. Uçağın havalanması ise 19.50'yi buldu. Doğal olarak uçakta herkes söyleniyordu. Yanımdaki yolculardan uçakta bir saate aşkın beklemenin, tüm sabah uçaklarında gerçekleştiğini öğrendim. Uçak seyahati pahalı bir yolculuk biçimi. İnsanlar, zamandan kazanmak, konforla uçmak için hava yolunu seçiyor. Ancak son dönemde THY ile uçmak giderek bir azap halini aldı. Bugünkü manşetimiz ise kurumun güvenlik ile de ciddi sıkıntıları olduğunu gösteriyor. Bakım ve yedek parça konusunda sıkıntılar yaşandığını ortaya koyuyor. Üstelik, bu raporu hazırlayan kurum da AK Partili Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'a bağlı olan Sivil Havacılık Kurumu. Yani işi içinde siyasi bir manevra yok. Ciddi bir uyarı var. Dünyada havacılık sanayiinde ciddi bir rekabet yaşandığı sırada, ulusal bayrağımızı taşıyan THY'nin böyle eleştirilere maruz kalması rahatsızlık verici. Hızlı tren konusunda uzmanları dinlemeyenlerin, bu kez AK Partili bakanlığa bağlı bir kurumun hazırladığı raporu dikkate alacağını umut ediyorum. Türk Hava Yolları, Türkiye'nin herhangi bir markası değil. Ulusal bayrağımızı taşıyan bir şirket. Bu şirkete sadece kar-zarar değerlendirmesiyle bakamayız. İnsanların güvenliği, uçakların dakikliği de bu bayrağın değerini yansıtan diğer unsurlar. Bu açıdan yetkililerin, uzmanların uyarılarını, yolcuların şikayetini bir an önce değerlendirip sıkıntıları aşmaya çalışmalarında yarar var.
CHP Kurultayı Cumhuriyet Halk Partisi, kritik bir kurultaya gidiyor. Hurşit Güneş ve Zülfü Livaneli'nin çekilmesiyle yarışın Deniz Baykal ve Mustafa Sarıgül arasında geçeceği kesinleşti. Ancak, bu kurultay bir kısım basının eski çocukluk hastalığından kurtulamaması nedeniyle Baykal'a karşı Sarıgül ve bir kısım medya grubu arasında geçer hale geldi. CHP'nin Türkiye'nin büyük bir bankasının üç yönetim kurulu üyeliğini elinde tutması ve bunun Sarıgül'e destek veren medya grubunu yakından ilgilendirmesi ilginç bir tablo. Bu grubun aynı zamanda 1 Mart Irak tezkeresinin en ateşli savunucusu olması ise bir başka ilginç boyut. CHP delegeleri, sadece parti liderini seçmeyecekler. Türkiye'nin kaderini belirleyecek bir dönemde, CHP Grubu'nun Kerkük'ten İran'a müdahaleye kadar tutumunu belirleyecek bir tavır takınacaklar. Bu ciddi bir sınav. Dilerim, CHP bu sınavdan yüzünün akıyla çıkar.
|