|
|
Dövize müdahale
Merkez Bankası dün uzun süreden beri ilk kez dövize doğrudan müdahale etti. Gerekçesi, son günlerde artan döviz arzına bağlı olarak döviz kurlarındaki aşırı hareketliliğe dayanıyor. Bu müdahalenin diğer doğrudan alım ya da satım müdahalelerde olduğu gibi, döviz kuru seviyesinden duyulan bir rahatsızlığı ifade etmediği Banka'nın açıklamalarında belirtiliyor. Oysa, oynaklığı iyi ölçen piyasa, bu tür bir müdahaleyi beklemiyordu. Müdahale için geçerli diğer iki neden olan Merkez Bankası'nın rezervlerini arttırma gereksinimi veya ters dolarizasyonun etkileri de gözlenmiyordu. Peki Merkez Bankası buna neden gerek görmüştü.? Defalarca vurguladım. Sorun döviz kuru rejiminden kaynaklanıyor. 2001 krizini iyi analiz edemeyenlerin can simidi olarak sarıldıkları dalgalı döviz kuru sisteminin aksayan önemli bir yanı, işlerin iyi gittiği dönemlerde ortaya çıkıyor. Bekleyişlerin olumluluk dozu artınca iç para değer kazanıyor. Bu sadece bize özgü bir olay değil. Bu tür kur rejimini uygulayan her ülkenin sorunu.
Müdahale ters tepiyor Bir başka gerçek de, dalgalı kur sisteminde doğrudan veya başka türden yapılan müdahalelerin hep ters sonuç vermesi.. Sözle, sinyallerle veya faizlerle de olsa yapılan her müdahale sonrası döviz kuru önce hedeflenen yönde bir süre gidiyor. Ancak, daha sonra, şartlar aynıysa, müdahale öncesi eski seviyesinin de altına iniyor. Dolayısıyla, dalgalı döviz kurunda doğrudan müdahaleler istenen sonucu vermiyor. Bunun örneklerini gördük. Bizim gibi ülkelerde döviz kuru düzeyini yukarı çıkarmanın tek yolu stres yaratmaktan geçiyor. Geçmişi düşünün. Türban krizi, zina sorunu döviz kurunu yukarı doğru nasıl fırlatmıştı. Önceki yazılarımda da işaret ettiğim gibi, iyimserliğin dozu daha da artarsa, dolara karşı YTL'nın 1,2 düzeyine inmesi işten bile değildir. Piyasalar ise, beklemedikleri bu müdahaleyi iki nedene bağlıyorlar. Birincisi, likidite sıkışıklığı, ikincisi ise sıcak para hareketleri. Birinci neden, likiditeye sıkışan bankaların döviz bozdurmaları nedeniyle kurun baskı altına girmesine dayanıyor. Sonucu doğru olsa da para politikası açısından kabul edilemez bir gerekçe olduğu kanısındayım. Zira, kriz sonrası ortaya çıkan fazla likiditeyi son dört yılda istedikleri gibi kullanan bankacılık sisteminin, bu olanak bitince davranışlarını değiştirmeleri gerekir. Likiditeyi Merkez Bankası ayarlar. Aksi taktirde para politikası işlevini kaybeder. Sıcak para sürüyor Döviz kurunun aşağıya doğru gitmesini sağlayan ikinci neden olarak belirtilen sıcak para olgusu ise ne yazık ki doğru. Durumu gayet iyi analiz eden sıcak paracılar, derinliği az olan piyasada döviz bozdurup, getirisi fazla ve likiditesi yüksek YTL ürünleri alınca, artan döviz arzı fiyatlara da baskı yapıyor. Nitekim bu gerçekleşti, dolar YTL karşısında 1,2 sınırını zorlamaya başladı. Bunları dalgalı kur rejimini sürdürdüğümüz her zaman yeniden yaşayacağız. Durum iyileştikçe, bekleyişler olumluya döndükçe ve piyasalarda güven arttıkça YTL yabancı paralara karşı değer kazanacaktır. Ülkede gerek siyasi gerekse ekonomik nedenlerle stres artarsa tersi ortaya çıkacaktır. Bu iki durumda da yapılacak doğrudan döviz müdahaleleri belirli bir süre sonra, istenenin tersine, sonuçlar verecektir. Ne yazık ki, bizim gibi gelişen ve yarı sanayileşmiş konumda bulunan ülkeler için en uygun döviz kuru rejiminin halen oluşturulamaması sorunun temel nedeni.
|