Yabancı sermaye gelmiş bile
AB'nin müzakere tarihi vermesiyle gözler yabancı sermayeye çevrildi. Portföy yatırımı şeklinde gelmesine geliyor ama asıl istenen ülkeye doğrudan yabancı sermayenin girmesi. Ancak yapılan son bir araştırma ortaya koyuyor ki, yabancı sermaye Türkiye'ye gelmiş. Sadece fiili sermaye girişleri ile değil, Türkiye'de elde ettikleri kârlarını yeniden şirketlerine koyarak da yabancı sermaye, sanayi içindeki payını büyütmüş. Artık sanayinin dörtte biri yabancıların kontrolünde. Araştırmayı yapan, Merkez Bankası danışmanı Dr. Ercan Türkan. Ulaşılan sonuçların ve görüşlerin yazara ait olduğu ve Merkez Bankası'nın görüşünü yansıtmayacağı notu düşülen "Türkiye'de Ekonomik Aktivite İçinde Yabancı Sermaye Payı" araştırması ortaya son derece çarpıcı sonuçlar çıkardı. Bildiğimiz ve her yıl yayımlanan İstanbul Sanayi Odası'nın 500 Büyük Sanayi Kuruluşu anketi sonuçlarını derlemiş Sayın Türkan. Bitişikteki tabloda özet verilere yer verdik. Çıkan sonuçlar Ercan Türkan'ın da belirttiği gibi, yaygın tabuların aksine Türk ekonomisinde önemli bir yabancı sermaye katılımının ve etkisinin olduğunu gösteriyor.
Payları dörtte bir 500 büyük kuruluş içinde 1990'da 88 olan yabancı sermaye şirket sayısı 2003'te 147'ye çıkmış. Yabancıların dahil oldukları şirketlerde ortalama sahiplik oranı yüzde 38.6'dan yüzde 60'a, üretim payı yüzde 8.2'den yüzde 20.1'e varmış. Yabancı ortaklı şirketlerin üretim payı yüzde 21.2'den yüzde 33.5'e gelmiş. Sanayinin yüzde 17.3'ü yabancı kontrolündeyken 2003'te bu oran yüzde 25.2'ye çıkmış. 500 büyük kuruluş, sanayinin yüzde 53'ünü temsil ediyor. Buradan hareketle yabancı sermayenin, sanayinin dörtte birini kontrol ettiği söylenebilir.
Krizlerde payları artıyor Ercan Türkan, krizi izleyen yıllarda yabancı sermayenin hareketlendiğini belirtiyor. Yabancı sermaye payı 1994 krizini izleyen 1995 ve 2001 krizini izleyen 2002 ve 2003'te belirgin artışlar kaydetti. Yabancı sermaye denince ilk akla gelen fiili giriş tutarları oluyor ama Türkiye'de fiili giriş tutarı kadar kârların dağıtılmayarak şirket bünyesinde bırakılması yoluyla da yabancı payı artıyor. Türkan'a göre, sanayi sektörü için yapılan tesbitler hizmetler sektörü için de geçerli. Çünkü doğrudan yabancı sermaye girişlerinin yüzde 55'i hizmetlere yönelik.
Amaç neydi? Bu bilgiler ışığında AB sürecinden beklenen doğrudan yabancı sermaye patlaması gerçekleşmeyebilir. Çünkü, Türkiye'de yabancı sermaye zaten var. Biraz daha aktif olabilirler, o kadar. Üstelik sanayinin yarısını yabancıların hakimiyetine vermek ister miyiz? Bu da ayrı bir soru. AB sürecinde şirket birleşmelerinin öne çıkması ve ölçek ekonomisinin gündeme gelmesiyle yabancı hakimiyeti daha da artabilir. AB'den beklediğimiz, sanayinin yabancı hakimiyetine geçmesi miydi, yoksa yatırım artışı mıydı? Yatırım artışı ise öncelikle görev yerli sermayedarlara ve onların önünü açacak olan hükümete düşüyor.
Sonuç "Rüzgâr yoksa, küreklere yüklen" Latin Atasözü
|