|
|
|
|
|
|
Sezen Hanım para almadı'
Klasik olan Türkçe şarkıları Kürtçe söyleyen Rojin, "Sezen Hanım'a benim için 'gariban bir kız' dediler herhalde. 'Vazgeçtim' için benden para almadı" dedi.
*** Kimliğim pazarlama aracı değil
Üçüncü albümü 'Jan/Sızı'da, klasik olmuş Türkçe şarkıları Kürtçe yorumlayan Rojin, "İsmimden dolayı çok çektim" diyor. Ama etnik kökeninin pazarlama stratejisi olarak kullanılmasını da istemiyor '.
Bundan bir hafta önce Rojin'in yeni albümünün haberini GÜNAYDIN'da duyururken "Vazgeçtim'i bir de Kürtçe dinleyin" demiştik. Laf olsun diye söylemedik bunu: Rojin Ülker, müthiş yorumluyor Sezen Aksu'nun şarkısını. Sadece onu mu? Melike Demirağ'dan dinlediğimiz 'Arkadaş'ı, Nilüfer'den dinlediğimiz 'Çok Uzaklarda'yı... Şu anda hayal ettiklerinin çok ötesinde işler yapmış olmaktan dolayı mutlu ve gururlu Rojin. Ama klipleri TV kanallarında yayınlanmadığı için dertli. Bir sürü kanala başvurduk, gönderdik ama yayınlanmadı. Üstelik 'Arkadaş'ın Kürtçe yorumu, Türkçe sözlerinin birebir aynısı.. Avrupa Birliği'nden bahsediyoruz bir de. Bu büyük haksızlık" diyor.
BABAM BANA KÜS! Bu üçüncü albümünüz ama diğerlerinden çok ses getirmiş gibi. Türkçe şarkılar Kürtçe söylendiği için mi? Sanırım evet! Nilüfer'in de söylediği Loreena McKennitt'in 'Çok Uzaklarda' şarkısı, Sezen Aksu'nun 'Vazgeçtim'i, 'Arkadaş' çok bilinen şarkılar... Basın da zaten ısrarla bunların Kürtçe söylenmesi üzerinde duruyor. Buna sevinsek mi üzülsek mi, bilmiyorum. Ama burada bir markaya tutunmak, bir markanın adıyla hareket etmek gibi bir amaç yok.
Sadece Kürtçe şarkıların olduğu bir albüm bu kadar ses getirir miydi sizce? Getirmezdi. Ancak bundan önce çıkardığım single'ım da büyük yankı uyandırmıştı. İçinde bilinen şarkı da yoktu. İlk Kürtçe single diye 'Müzikte Milat' başlıkları atıldı. Demek ki sadece bu şarkılar değil, sağlam yapılı Kürtçe bir albüm de ses getirebiliyor. sahneye çıkıp 'Arkadaş'ı Kürtçe okuduğumda, herkes Türkçe'sini benimle birlikte okudu.
Çok kültürlü bir ortamda büyümüşsünüz. Bu durum sanatçı olmayı kolaylaştırıyor mu? Adana'nın Hürriyet Mahallesi'nde ama hürriyetin namümkün olduğu bir ortamda büyüdüm. Ermeni, Yahudi, Arap, Kürt, Süryani ve Yezidi gibi bütün azınlıkların toplandığı bir yerde... Öyle bir mahalle ki; bütün hırsızlar, çapulcular, dilenciler o mahallede!.. Oradan çıkıp kafanı kırarak okumaya çalışmak gözlemlerini artırıyor.
Öyle bir mahallede siz nasıl kendinizi okumaya verebildiniz? Ailem çok yoksuldu. Annem Suriyeli bir Kürt, babam Mardin Nusaybin'li... Her Kürt'ün evinde taklit yapan bir fırlama vardır ya; bizdeki de bendim! O fırlamayı durduramadım ve Adana Belediye Konservatuvarı'na yazıldım. Hafta sonları kursa gidiyordum, eve gelince de dayak yiyordum! Babam, "Kızım okusun ama soytarı olmasın" diyordu. Bunu ucuzluk gibi görüyordu! Evden kaçıp, Ankara Devlet Konservatuarı'na gittim. Diksiyonum çok bozuktu, diksiyona "tiksiyon" diyordum.
Nasıl para kazanıyordunuz? Araba camı sildim, bir sürü şey yaptım. Oralara fazla girmek istemiyorum; bu ülkede herkes aynı şeyleri yaşıyor, kimse bulunduğu yere kolay gelmiyor. Kürt olmak, kadın olmak, yoksulluk asla malzeme değil çünkü... Ancak Türkiye'nin fotoğrafı olduğu için şunu söylemek istiyorum; başıma ismimle ilgili çok şey geldi, bir sürü tatsız şey yaşadım. Şuna eminim ki bu ülkeyi gerçekten güzel şeyler bekliyor. Albümler, böyle ilkler de o günlerin müjdecisi...
Müziğe nasıl geçiş yaptınız? Yarı zamanlı müzik okudum. Ama hep "Şarkı söylemeyeceğim, çok ucuz böyle şeyler" diyordum. Aile etkiliyor tabii. Sonra İstanbul'a geldim ve şarkı söylemeye başladım. Erzurum Devlet Tiyatrosu'na da devam ediyorum. Tiyatro her zaman bana kötü davranan bir aşk oldu. 10 yıl uğraştım, belediye tiyatrosuna giremedim ismim yüzünden.
Aileniz ne diyor şimdi? Annemle çok iyiyiz, ama babam konuşmuyor benimle. Çok asilik yaptım.
ŞİRİN SEVER
|
|
|
|
|
|
|
|
|