| |
|
|
Sözde çağdaş uygarlık dönemi bitiyor..
Siz ne kadar "Biz bize benzeriz" deseniz bile, biz de bütün dünyalılara benziyoruz. Demokrasi de, hukukun üstünlüğü de, ulus devlet de, otomobil de, demiryolu da, buzdolabı da, televizyon da, gazete de, trafik lambaları da Türk icadı değil. Mikroskobu Türkler yapmadı, uzaya Türkler çıkmadı, interneti Türkler bulmadı. Dünyadaki ilk bağımsızlık savaşı da, dünyadaki ilk anayasa da, ilk siyasi parti de bizden çıkmadı. Ne sosyalistlik, ne sosyal demokratlık, ne liberallik, ne de komünistlik birer Türk ideolojisi. Laiklik de öyle. Elbet insanlık tarihinin gelişmesine ve uygarlığa bizim de katkımız var. Bunları şu anda Londra'daki "Türkler" sergisinde görüyoruz. Ama işin özünde şu gerçek var. Biz Türkler, dünyadaki gelişmelere açık olduğumuz ve kendimizi evrensel uygarlıkla uyum halinde tutabildiğimiz zaman, kalkınıyoruz, mutlu ve istikrarlı oluyoruz. İçe dönüp, "Biz bize benzeriz" diyerek dünyaya gözlerimizi ve kulaklarımızı kapattığımız zaman da geri kalıyoruz, birbirimizle kavga etmeye başlıyoruz. Bu Osmanlı'da da böyle oldu, Cumhuriyet'te de böyle oldu. Şimdiye kadar bize düşen görev, onların icat ettikleri aygıtları ve onların oluşturdukları kurumları, onlar gibi olmasa da, aksak ve eksik olsa da, kullanabilmekti. Amerikalılar'ın veya Avrupalılar'ın yaptıkları uçaklara, yeterince bakım yapmamız ve şöyle böyle servis vermemiz yetiyordu. Bir anayasa yapıp, siyasi partiler kurmamız da, demokrasinin varlığı için yeterli olabiliyordu. Askeri darbeler, hukuksuzluklar, ayyuka çıkmış kokuşmuşluklar falan, görmezden gelinebiliyordu. Birden fazla gazete ve televizyon kanalı olması da, özgür ve rekabetçi basının varlığına kanıt olabiliyordu. "Medya Karteli" veya "Medya-Siyaset-Mafya" ilişkileri falan da, arada eritiliyordu. Yerli üretici dünyanın en kalitesiz sanayi ürününü, koruma duvarları arkasında Türk tüketicisine dünyanın en pahalı fiyatları ile satabiliyordu. Türk tüketicisi de otomobilini, hiç sinyal kolunu kullanmadan ve trafik kurallarına uymadan sürebiliyordu. Artık bu dönemin sonu geliyor. Avrupa Birliği Projesi, Türkiye'yi tribünden sahaya indiriyor. Bunun ilk ipuçlarını "Gümrük Birliği" ile Türk sanayicileri gördü. Rekabet, kalite, patent hakları gibi olgularla tanıştılar. Şimdi sırada "Topyekun Uyum" var. Kimsenin "Ama bu bizim kültürümüz" diyerek, onların icat ettikleri araç ve kurumları kötü kullanmasına imkan olamayacak bir döneme giriyoruz. Banka da, kredi kartı da, çek de, senet de Türk icadı değil. Bunlar, onları icat edip, geliştirenler ne yapıyorsa, öyle kullanılacak mesela. Diyorum ki.. Evrensel gerçekleri görmezden gelip, kendimizce ürettiğimiz o "Sözde Çağdaş Uygarlık" dönemi bitiyor artık. Bunun farkına varmakta fayda var.
|