| |
Bir bebeğin kuşkulu ölümü üzerine anne feryadı
Geçtiğimiz günlerde gelen bir okur mektubunda "Melekler ölmesin, onlar insan, can taşıyorlar. Bir hastanede böyle zulüm olmaz" diyordu bir hasta yakını. Tüyler ürpertici iddialarında ise SSK Ege Doğumevi'ndeki bir skandalı anlatıyordu. Mektubu yazan okurumuz Ayşe Kaya, doğum yapan o yakınının hastanede çektiği acıları da dile getirmiş ve bu sütuna taşımıştım tüm yazdıklarını. Hastane yetkililerinden de yanıt beklediğimi belirtmiş, bu anlatılanların doğru olup olmadığını sormuştum kendilerine. Onlardan yanıt gelmedi ama acı bir haber geldi. Çünkü söz konusu aymazlık ve duyarsızlığın kurbanı olan bebek daha fazla direnemeyip ölmüştü. İzmir'deki arkadaşımız Kadir Kemaloğlu'na rica ettim ve bu haberin izini sürmesini istedim. Kadir gitti ve görüştü acılı anneyle. Bakın neler olup bitmiş ve neler söylemekteydi o talihsiz anne:
"O'nu öldürdüler" "Savaş Bey'e iletin ne olur; bebeğimin yüzünü bile göremedim, onu koklayamadım. Zorla normal doğum yaptırıp onu öldürdüler..." Bu sözler dünyaya getireceği bebeğini heyecanla beklerken doğum yapmak için yattığı hastanede insanlık dışı muamelelerle karşılaştığını iddia eden ve 2 gün sonra bebeğini kaybeden bir anneye aitti işte.
Sancı odasında sancılı saatler Yeter Kaya adlı 35 yaşındaki bu anne adayı bayram öncesi İzmir SSK Ege Doğumevi'nde bebeğini dünyaya getirmek için beklemekteydi.. Ama şimdi gözyaşları içinde anlatıyor ve "normal doğum şartlarının oluşmadığını, sezaryen istemesine rağmen normal doğum yaptırılarak bebeğinin öldürüldüğünü" iddia ediyordu. Sancı odasında tam 4 saat bekletildiğini ve suni sancı verilerek kendisine resmen işkence yapıldığını ileri süren genç kadın, "İlk çocuğumu da çok zor şartlarda doğurdum. Bu nedenle sezaryen istedim. Ancak doktorlar (Doğum yapmışsın bir şey olmaz) diyerek bana zorla doğum yaptırdılar" diyor ve hukuki yollara başvuracağını belirtiyordu, isyan eden bir tarzda.. Şimdi gelin bu acılı öyküyü baştan sona bir daha öğrenelim.
Heyecanla bekliyorlardı Dokuz ay rüya gibi geçmişti Kaya çifti için. İlk çocuklarına bir kardeş, kendilerine de yeni bir heyecan getirecekti bebekleri. Yeter ve Metin Kaya çifti bu heyecanla 13 Ocak günü SSK Ege Doğumevi'ne gitti. Hastaneye doğum için yatırılan Yeter Kaya, yaşayacaklarından habersiz 14 Ocak sabahı saat 08.00'de sancı odasına alındı. Ancak ters giden bir şeyler vardı. Yeter Kaya'da normal doğum için gerekli olan rahim açıklığı bir türlü gerçekleşmedi. Rahmin 8-10 cm olması gerekirken 4 cm'de kaldı. Kabus dolu saatler Hemşirelerin konuşmasından normal doğum şartlarının oluşmadığını anlayan Yeter Kaya yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: "Rahmin açılması için sürekli suni sancı verildi. Bana orada resmen işkence yapıldı. Normal doğum şartları olmamasına rağmen normal doğumda ısrar ettiler. Ben sezaryen istedim ama aldırış etmediler. Doktorlar, (doğum yapmışsın bir şey olmaz) diyerek beni dinlemediler bile. İnsanlık dışı muamele gördüm. Suni sancıları verdikten sonra bebeğin saçları rahim ağzından görünmesine rağmen beni ayağa kaldırıp diğer bir masaya götürdüler. Zorla su kesemi patlattılar. Üstüne üstlük beni yürütürken 'aman dikkat bebeğin boynunu kıracaksın' diyerek benimle dalga geçtiler. Yapılan bu davranışlar onurumu zedeledi. Akşam saat 16.00'da da zorla doğum yaptırılarak bebeğim dünyaya getirildi."
"Bebeğim ölü doğdu" Bebeğinin doğumda öldüğünü iddia eden Yeter Kaya, cihazlarla kalbi yeniden harekete geçirdiklerini ve 2 gün sonra bebeklerinin ölüm haberini aldıklarını öne sürdü. Hukuki yoldan hakkını arayacağını belirten Yeter Kaya, "Sezaryen doğum istememe rağmen beni normal doğum yaptıran ve bebeğimi öldüren bu insanların peşini bırakmayacağım" diye feryat ediyordu şimdi. Bebek oksijensiz kalmış Merkez Haber Ajansı İzmir Bürosu'nun acar muhabiri Kadir Kemaloğlu olayın peşini bırakmamış ve doktorlarla da konuşmuştu. Onların kısa ve mat yanıtı da şuydu bu olayla ilgili: "Bebek geç doğum nedeniyle oksijensiz kalmış. Ölümü normaldir." Şimdi soruyorum. Bu olayın, bu şikayetlerin arkasında yatan gerçeğin ne olduğunu soruşturacak kimlerdir acaba. Bütün bu anlatılanlar bebeğini yitirmenin acısıyla hezeyan içinde konuşan bir annenin abartması mı, yoksa doğruların ilan edilmesi mi? Buna yanıt bekliyoruz ve işin peşini bırakmayacağımızı söylüyoruz. Bu böylece biline..
|