|
|
Olumlu gelişmelere rağmen tasarruf sahipleri neden ihtiyatlı?
Geçen yılın kesinleşen mevduat, kredi ve diğer parasal göstergeleri ilginç sonuçları ortaya koydu. Ekonomide, siyasette, finansal piyasalarda ortaya çıkan bütün olumlu gelişmelere rağmen mevduat sahibi vadeyi uzatmadı. Vatandaş hâlâ üç ay ötesine gitmeye yanaşmıyor. Türkiye Bankalar Birliği'nin yanda yer alan tablolardaki verilerinden ortaya çıkan ana eğilimin başında vadenin kısalığı geliyor. Ama başka ana göstergeler de, tasarruf sahiplerinin aynı yöndeki eğilimlerini yansıtıyor.
* Bütün olumlu gelişmelere hatta döviz kurunun zarar ettirmesine karşılık, vatandaş döviz tevdiat hesaplarından da vazgeçmiyor. Yandaki tabloda toplam mevduatlar içinde döviz mevduatının payının azalmakta olduğu görülüyor ama biliyoruz ki, bu durum kurların düşüşünden kaynaklanıyor. Yoksa yurtiçi yerleşiklerin dövize tevdiat hesapları 2003 sonunda 48.8 milyar dolar iken yüzde 16.1'lik artışla 56.7 milyar dolara yükseldi.
* Yine yatırım fonları hariç banka dışı kesimin devlet iç borçlanma senetlerine yönelmesi 2004'te de sürdü. Merkez Bankası verilerine göre, 2003 sonunda 53.3 katrilyon olan banka dışı kesimin iç borçlanma senetlerine yatırımı 2004 sonunda yüzde 25.7 artışla 67.0 katrilyona çıktı.
* Bu veriler tasarruf sahiplerinin TL mevduata yönelmediklerini elbette göstermiyor. Bankalardaki TL mevduat 76.0 katrilyondan yüzde 37'lik artışla 103.8 katrilyona çıktı. Bu artışta İmar Bankası ödemelerinin belli ölçüde katkısı olabilir.
* Vatandaş TL mevduata yönelirken dikkat çekici gelişme ise vadeyi uzatmamış olması. Vade 2.8 ay olarak aynen 2003 yılında olduğu gibi kalmış.
Riskten kaçış Vatandaş TL'de kalıyor ama vadeyi uzatmıyor. Vatandaş dövizinden zarar da etse kolay kolay vazgeçmiyor. Vatandaş nisbeten daha uzun vadeli olan ve ortalama vadesi 15 ayı bulan devlet iç borçlanma senetlerinin yüksek getirisine de kayıtsız kalmıyor. Tasarruf sahibi üç ayı bile bulmayan kısa vadede kalmayı tercih ederek faiz riskini ve döviz riskini almak istemiyor. Ani hareketler olursa bunu yakalamak, zararını azaltmak hatta mümkünse kârlı tarafa geçmek istiyor.
İhtiyatlılık ana eğilim Tasarruf sahiplerinden bir kaç yerden birden gelen ve biraz da karmaşık olan sinyallerinin belki de tek ortak noktası ihtiyatlılık. Tasarruf sahipleri adeta yoğurdu üfleyerek yiyor. Geçmişteki krizlerden, büyük oynaklıklardan ve oluşan büyük zararlarından dolayı bir türlü güvensizliğini aşamıyor. İhtiyatlı tutumu ile de sistemi uyarıyor. Kısaca para sahiplerinin hâlâ güven sorunu var. Bunun düzelmesi zaman alacak. İnsanlar istikrarın kalıcı hale geldiğini görmek istiyor. Belki de cari işlemler açığının yeni bir sorun yaratmasından çekiniyor. Ama neresinden bakılırsa bakılsın tasarruf sahibinde bir güven eksikliğinin olduğu kesin. Vatandaş veya finansal kaynakları elinde bulunduranlar geçmişteki hatalardan, tercubelerinden dolayı yaşanan süreci çok dikkatle izliyor. Vadeyi uzatmayarak aşırı risk alınmasına izin vermiyor. Acaba mevduat sahibinin davranışını herkes izlemeli mi ne dersiniz?
Sonuç "Bir insanın kulakları, tecrübesinin el vermediği şeyleri duyamaz" F. Nietzsche
|