Savunma ihaleleri, İsrail ve İran
Amerika komşuluğunun Türkiye'ye ne derece sakıncalar getirdiğine yavaş yavaş vakıf oluyoruz. Eğer, Türkiye, ABD ile birlikte Irak'a girmiş olsaydı, bugün Talabani ve Barzani bağlamında kalan Kürt sorunu diye bir meseleyle uğraşmayacaktı. Ancak, eninde sonunda İsraille yüzleşecekti. İsrail-İran gerginliğinin sıcak temasa dönüşmesiyle bunu yakınen göreceğiz. Bu sebeple bir piyon durumundaki Talabani ve Barzani'yi yakın bir süre içinde ABD'yi sırtından atıp, yerine daha yanında duran bir dostunu koyacaktır. Türkiye'nin bu aşamada olaylara Kerkük eksininde değil, bir iki adım ötesinde bakması icap ediyor. Bu sebeple 'Savunma İhaleleri' yeni işbirliği adımları ve politik hedefler önem arz ediyor. İsrail'e havale edilen tank ve F 4 uçağı modernizasyonunun acı hatırası henüz hafızalardan çıkmadan, yeni vukuatlara imza atılmamalı.
İspanyol CASA Savunma Sanayii İcra Komitesi, 10 adet Deniz Gözetleme ve Karakol Uçağı Projesi için 219 milyon dolar fiyat ve 240 milyon dolar net iş payı ve offset teklifi ile birinci sırada yer alan İtalyan Alenia firması ile sözleşme görüşmelerine başlanmasına karar verilmiş. Bu ihalede masaya oturacak şirketin İspanyol CASA olacağı bekleniyordu. Alenia bir nevi sürpriz oldu. Belki bu şekilde beklenti oluşturulmasının önüne sürprizle geçilmesi hoş oldu. Çünkü bu karar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ve Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar'ın katıldığı ve 4 saat 45 dakika süren toplantı sonrasında alınmış. Zannediyorum ilk defa bu derece ortak bir yaklaşımla siyasi cephe ve askeri cenah ülke menfaatlerini yüksekte tutan bir işte ortak irade gösterdiler. Benzeri tablonun, 'Taarruz Taktik Keşif Helikopteri Projesi'nde sergilenmesini istemek, bir vatandaş olarak en tabii hakkımız. Ülke ve büyük şirket lobilerinin askeri ve siyasi cephedeki etkileri bir kenarda tutulmalı. Türkiye'ye ek değer getiren işlere evet, sadece ürün satıp arkasını dönüp gidenlere hayır denmeli. Ne Avrupa ne de ABD, tek tercih Türkiye olmalı.
Kurban ve CHP Mustafa Sarıgül'ün attığı taşı çıkarmaya çalışan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) cephesine akıl verenlerin büyük çoğunluğu CHP'nin sıkıntısı ve geleceğiyle ilgili değil. Partili ve ilgili olanlar da galiba Türkiye geldiği noktayı ve siyaset yapma tablosunu yorumlamaktan uzak. Durum böyle olunca CHP'nin başına herkes bir aday önerebiliyor. Kendini genel başkan adayı olarak görenlerin önüne tek sorun çıkıyor. Gerekli olan delege imza sayısı. Fakat, CHP'li olan veya olmayan herkes biliyor ki, son kurultaydan sonra CHP yine durulmayacak. Tıpkı her Kurban Bayramı'nda yaşanan olaylar gibi CHP ve Kurban Bayramı'nın tek benzerliği olaylar değil. Her Kurban Bayramı öncesinde bayramla ilgisi olmayanların ahkamları ve fetvalarına kimse kulak asmıyor. Ancak, sözü dinlenecek insanlar da bu konuda çok ketumlar, velud olamıyorlar. İlkel toplumlar gibi bir dini anlayışa insanları mahkum ediyorlar. Uzun bir süredir, Türkiye genelinde dini hassasiyeti olan belediye başkanları ve son olarak siyasi bir hükümet işbaşında, ama çözüm halen daha yok. Sokak ortasında hayvan kesimleri, canlı hayvanlara dini emirlere ters bir şekilde reva görülen eziyetler, işkenceler gündemden düşmüyor. Üzerine vazife olmayanlar 'Kurban kesmeyin' diyerek, kurban kesmesi vacip olmayanlar da farzı, sünneti terk ederek başka günahlara giriyor. CHP ne kadar halkı anlar, kurultayın sayısını azaltırsa, Kurban Bayramlar'ında yaşanan kötü manzaralar ve din adına yapılan menfilikler de o kadar azalacak gibi görünüyor. İyi bayramlar..
|