| |
|
|
Eski Babı Ali geceleri gibi bir geceydi..
ŞİİR.
Sabah yazı işlerinin gecesinde Savaş Ay'ın akordeonu, Nebil Özgentürk'ün sesi eşliğinde şarkılar türküler söylendi. Herkes anılarını anlattı. Eski Babı Ali'nin dostluklarla dolu ve yatay hiyerarşiye dayalı günlerindeki gibi, sıcak bir ortamı yaşadık. Savaş Ay şiirler de okudu. Örneğin Nazım Hikmet'in 1959'da yazdığı "Gazete Fotoğrafları Üstüne" şiirlerinden "Emniyet Müdürü"nü okudu: "Güneş bir yara gibi açılmış gökte/ akıyor kanı./ uçak alanı./ Karşılayıcılar, eller göbekte:/ coplar, cipler,/ hapisane duvarları, karakollar/ ve darağaçlarında sallanan ipler/ ve siviller göze görünmez/ ve bir çocuk işkenceye dayanamadı/ attı kendini Emniyet'te üçüncü kattan./ Ve işte Emniyet Müdürü bey/ uçaktan iniyorlar/ Amerika'dan dönüyorlar/ mesleki tetkikattan.." Ama bu şiirin başlangıç dizelerini "Güneş bir yara gibi açılmış gökte" yerine "Kurşun yarası kızıl karanfil gibi açmış alnında "şeklinde okuyunca itiraz ettim. O dizelerin 28 Nisan 1960 günü olayları ertesinde Nazım'ın yazdığı "Beyazıt Meydanı'ndaki Ölü" şiirine ait olduğunu söyledim. Gece eve gelip kitaplara bakınca da haklı olduğumu gördüm: "..Bir ölü yatıyor/ ders kitabı bir elinde/ bir elinde başlamadan biten rüyası/ bin dokuz yüz altmış yılı Nisanında/ İstanbul'da, Beyazıt Meydanı'nda./ Bir ölü yatıyor/ vurdular/ kurşun yarası/ kızıl karanfil gibi açmış alnında/ İstanbul'da, Beyazıt Meydanı'nda." Özetle biz Sabah'çıların gecesi, alıştığımız ama artık unutulmaya yüz tutan, gazetecilik sevgisi ile, arkadaşlıkla, paylaşılan anılarla, şiirle dolu bir geceydi. İddialaşmalar şiir üstüneydi mesela. Dilerim gazetedeki bu havayı siz sayın Sabah okurlarına da, haberlerimizle, yorumlarımızla bundan sonra yine her gün yansıtabiliriz.
|