|
|
|
|
|
|
Aşkı evlilik değil kişilerin kendisi öldürüyor
Uzmanlar evliliğin aşkı öldürdüğü suçlamasına katılmıyor. Onlara göre evliliği asıl yıkan, bu kurumsallaşma ile birlikte ortaya çıkan kurallar. Mutlu evliliği sürdürmenin yolu ise; çiftlerin kendi kurallarını koyabilmesinden geçiyor.
Evliliğin bir kurum olduğunu söyleyen Psikolog Doç. Dr. Bengi Semerci, istesek de istemesek de bu kurumun içine girilmesi gerektiğini belirtiyor. Bu kurumun doğru ve sağlıklı bir şekilde işlemesi için baştan tercihlerin doğru yapılması gerektiğini de sözlerine ekleyen Semerci ile evliliğin gelişimini konuştuk...
* Evlilik aşkı öldürüyor mu? Evlilik denilen şeyin doğrudan bir kurum olarak algılanması ve kurumsallaşma haline gelmesi birçok insanı şaşırtıyor. Bir süre sonra evli kişilerden "Evlenene kadar hiç problem yoktu. Üstelik aynı evi paylaşıyorduk. Evlilik aşkı öldürüyor" sözlerini duyuyoruz. Tüm bunların nedeni ise, çiftlerin karşısına evliliğin bir kurumsal yapı olarak çıkması.
ZAMANLAMAYA DİKKAT!
* Bu kurumsallık nasıl bir etki yaratıyor? Toplumsal olarak size yüklenen görevleri yapmama şansınız varken, evlilik kurumu ile birlikte isteseniz istemeseniz de yapmanız gereken görevleriniz oluyor. Aileler, toplum, evli kişileri birbirine ait kabul ediyor. Yani; asıl problem 'aşk bitti' değil de, çevrenin bakış açısı ve yükümlülük sürecinin problem çıkarması. Mutlu evliliği sürdürmenin yolu; bu kurumsallaşmayı iki bireyin mantıklı bir şekilde yapması. Çiftlerin çevrenin kurallarından daha çok kendi kurallarını koyması gerekiyor.
* Nedir bu kurallar? Mutlu evliliğin en önemli etkisi zamanlama. Ne zaman başladığı, başlarken kişilerin yaşı ve evliliğe ne kadar hazır olduğu ile evlilik kurumundan beklentileri çok önemli. Evlilikle, sevgi farklı şeyler. Bir kuruma girerken herkesin o kurumdan farklı beklentilerinin olması ve bu beklentilerin denk düşmemesi, doğal olarak bir taraftan diğerini hayal kırıklığına uğratacaktır. Onun için temel olarak doğru zamanlamayla ve doğru insanla evlilik kurumuna başlamak önemli. Bu kurumun işleyişi de zaman içindeki değişikliklere göre, örneğin çocuk olduğunda yeniden düzenlenmeli. Bunlar yapıldıktan sonra evlilik sürecinin mutlu ve sağlıklı gitmemesi için bir neden yok.
* Tabii kuruma dışarıdan müdahaleler yapılmazsa... Türkiye'de boşanma nedenlerine baktığımızda temel nedenlerin başında anlaşmazlık geliyor. Anlaşmazlığın temelini ise, baştan doğru seçimlerin yapılmaması ve özellikle aile müdahaleleri besliyor. İnsanların evliliği kurum olarak algılamaması ve kurumun kurallarına göre çevrenin etkilerini hesaplamamasından kaynaklanan bir durum. Bu faktörleri en aza indirgeyebilir ya da bu faktörleri fark edip bunları iyi ele alabilirsek, evliliğin iyi gitmemesi için hiçbir neden yok.
* Evlilikte yaş farkı önemli mi? İki kişinin arasındaki yaştan daha çok, ciddi bir kuruma başlarkenki yaşları önemli. Anne baba olmanın veya evliliğe başlamanın belirgin bir yaşı yoktur. Her bireyin yetişme tarzına, kendi kişisel özelliklerine ve ruhsal durumuna göre kendini hazır hissettiği bir yaş vardır. O yaş da kişinin kendi evlilik yaşıdır.
* Çiftler arasında yaş farkı olmalı mı? Evlilik insanların beklentileriyle süren bir kurum. 20 yaşındaki bir kişinin hayattan beklentileri ile 40 yaşındaki birinin hayattan beklentileri arasında büyük farklar vardır. Eğer bu beklentilerden oluşan fark kurumun devamlılığını etkileyecekse, o zaman yaş farkı doğru bir şey değil. Ama yine de bireyden bireye değişen bir şey.
* Kadının erkekten küçük olması olumlu bir şey mi? Bu gelişimsel bir süreçtir. Kadınlar erkeklerden gelişimsel olarak daha çabuk olgunlaşırlar. Kızlar yaşama daha çabuk hazırlanırken, erkek çocuklarının olgunlaşma süreci daha uzun tutuluyor. Dolayısıyla, kadının erkekten küçük olması, o olgunlaşma dönemini denk getirmek amacıyla söylenir. O yüzden ideal bir yaş farkı vermek çok mümkün değil. Çünkü bireye göre değişir. Halk arasında ortalama beş yaş gibi bir fark verilir ama bu tamamen tecrübeler sonrasında söylenmiş bir farktır.
ZITLIK UYUM YARATABİLİR
* Evlilikte birbirleriyle paralel düşünen insanlarla mı mutlu olunur, yoksa zıtlıklardan da uyum sağlanabilir mi? Bireysel bazı özelliklerin benzer olması, bazı özelliklerin de iki tarafı tamamlar şekilde olması gerekiyor evlilikte. Ne matematiksel olarak birbiriyle zıt insanlar birlikte çok mutlu olur, ne de tamamen birbirlerinin eşi olan insanlar birlikte mutluluğu bulur. Sadece evlilik için değil, arkadaşlarımızı seçerken de bazı konularda paylaşım yapan hem de bazı konularda bizi tamamlayan insanları arkadaş olarak seçeriz. Bunun bir denge içinde olması gerekir ki; hem paylaşım olsun hem de birbirlerini tamamlasınlar.
* Flört ve evlilik arasında kesin bir çizgi var mıdır? Evlilik bir kurumdur. Hiçbirimiz bir flört için gidip yasal bir onaylama yapmıyoruz. "Benim sorumluluklarım ve getirdiği sonuçlar da bunlardır" diye bir flört kanunu yok. Ama bir medeni kanunumuz var. Bir kurumun işleyişi için bazı temel kuralları belirlemek gerekiyor. O nedenle bu iki kavram farklı. "Biz hep sevgili gibiyiz" derler. Evet, duygusal olarak böyle hissedebilirsiniz. Ama sonuç olarak kurumun getirdiği bazı ek yaptırımlar var. İsteseniz de istemeseniz de... Çünkü bu kurum genişleyecek bir kurum. İşin içine aileler de girecek, arkadaşlar da... Flört ederken iki kişisiniz. Daha bire bir yaşadığınız bir şey. Halbuki evlilik olduğu zaman eş oluyorsunuz. Onun getirdiği artı toplumsal yükümlülükler oluyor.
Dilek SANCILI
|
|
|
|
|
|
|
|
|