TÜSİAD'ın yeni misyonu sanayi stratejisi ve AB'ye uyum
Dün 35'incisi yapılan TÜSİAD Genel Kurulu'nu izledim. Konuşmaları dinledim. Bir süreden beri gözlemlediğim "TÜSİAD sessiz kalıyor" yargımın yanıtını buldum. TÜSİAD, kuruluşundan beri üstlendiği misyonları yerine getirmiş. Özel sektörü, topluma ve Ankara'ya kabul ettirdikten sonra 1980'lerin ikinci yarısından başlayarak piyasa ekonomisini savunmuş. Bugün artık büyüme özel sektör eliyle gerçekleşiyor. Kamu kesimi küçülürken özel sektör yatırım rekoru kırabiliyor.
Yeni dönemin konuları 17 Aralık'ta Türkiye'nin AB'den müzakere tarihi alması, TÜSİAD için de bir dönüm noktası olmuş, misyonunun ana aşamasını tamamlamış. Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Muharrem Kayhan, "Bu tarih bir dönüm noktası, belirli bir eşiğin aşıldığının göstergesidir. Bugün için önümüze koyduğumuz görevin kritik bir aşamasının tamamlandığından, bundan böyle çalışmalarımızın yeni bir dönemin gereklerine göre şekillendirilmesi gerekecek" dedi. Yeni dönemde TÜSİAD'ın ana misyonu Türkiye'nin sanayi stratejisini oluşturmak ve AB'ye uyumu gerçekleştirmek. Sanayi stratejisi diğer iş dünyası kuruluşlarının işbirliğiyle gerçekleştirilecek. Yeni dönemde AB'yle müzakere ve uyum çerçevesinde TÜSİAD şu konulara ağırlık verecek: * Yoksulluğun önlenmesi ve gelir dağılımının düzeltilmesi. * Eğitim ve sağlık hizmetlerinin etkinleştirilmesi. * İnsan haklarının, kadın haklarının ve sivil toplum örgütlerinin geliştirilmesi. * Türkiye'nin tanıtımına öncülük. * Siyasi yapının yeniden yapılanması ve revizyonu. * Kayıtdışılığın önlenmesi, tam rekabet ortamının sağlanması ve yatırım ortamının iyileştirilmesi.
İlk işaretler Nitekim bu yeni dönemin ilk işaretleri dün TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı'nın konuşmasında vardı. Parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçişten ziyade mevcut sistemi iyileştirilerek daha iyi sonuç alınacağını söyledi Sabancı. Bu başkanlık sistemine karşı şimdiye kadarki en net tavırdı. Bir de, gelir dağılımındaki bozukluğun, bölgesel gelişmedeki eşitsizliğin ve istihdam yetersizliğinin Türkiye'nin en büyük sorunları olduğunu vurguladı başkan. Bu da TÜSİAD için yeni bir söylem.
Stratejinin önemi Bu konularda iyileşme yaratabilmek, AB ile müzakere görüşmelerini hızlandırmak ve Türkiye lehine etkileyebilmek, öncelikle sanayi stratejisini belirlemekten geçiyor. Sanayi stratejisi belirlenirse, Türkiye müzakerelerde ne isteyeceğini bilir, Türk girişimcisi önünü görür. Türkiye hangi alanda ekmek yiyeceğini ve toplum olarak nereye odaklanacağını öğrenir. Sanayi stratejisinin belirlenmesi sadece TÜSİAD için değil, özel sektörün ve ekonomi yönetiminin de en büyük misyonu olmalı. Sanayi stratejisinin belirleneceği, ekonomide işlerin iyi gittiği, Türkiye'nin AB yolunda ilerlediği bir aşamada TÜSİAD'ın sesi eskisi gibi gür çıkmasa da olur. Her şeyin ince elenip sık dokunacağı, ekonomiye ince ayarların çekileceği yeni dönemde TÜSİAD'ın sesi daha çok mikro konularda çıkacak gibi. Son söz TÜSİAD'ın Türkiye Ekonomisi 2004 raporundan.
Sonuç "Ulaşılan her hedef bir sonrakinin başlangıcıdır" John Dewey
|