| |
İzmir'in hüzünlü kavakları
Türkiye'nin aydınlık yüzü İzmir'de şu sıralar aklı başında her insanı ama öncelikle hukukçuları utandırması gereken gelişmeler oluyor. En baştan anlatalım. Geçen sonbaharda AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen'in Türkiye gezisi sırasında uğradığı İzmir'e hayran kalıp, "Ülkenizin her tarafı burası gibi olsa hemen AB'ye girersiniz" dediği, ESİAD, EGİAD, EBSO ve EGEV gibi İzmirli sivil toplum örgütlerinin geceli-gündüzlü AB'ye uyum projeleri ürettiği günlerde İzmir Barosu'nda seçim yapıldı. O güne kadar hep ilerici, çağdaş kadroların işbaşına geldiği seçimleri bu kez rakiplerinin bölünmesinden yararlanan Nevzat Erdemir başkanlığındaki Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu kazandı. Bu grup o tarihte İstanbul Üniversitesi'ni kale yapmış ideolojinin Ege'deki uzantısıydı.
İşkenceye vize gibi karar Yeni yönetimin ilk icraatı Türkiye'de parmakla gösterilen İşkenceyi Önleme Grubu'nu dağıtmak oldu. Bu grup 10 Aralık 2001 tarihinde yine İzmir Barosu yönetiminin kararıyla "İşkenceye karşı sistemli hukuki mücadele yürütülmesi" amacıyla kurulmuştu. Girişim AB'nin de ilgisini çekmiş, 5 Ağustos 2003 tarihinde AB Komisyonu ile işbirliği anlaşması imzalanmıştı. Anlaşmaya göre, İzmir Barosu'nun bu projesine AB fonlarından destek verilecek ve raporları dikkatle değerlendirilecekti. Baronun yeni yönetimi işte bu anlaşmayı yırtıp attı. Tarih: 7 Aralık 2004. 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nden sadece üç gün önce. Türkiye ile ilgili kararın verileceği AB'nin 17 Aralık'taki Brüksel zirvesinden de 10 gün önce. Başkan Erdemir, kararı açıklarken zehir zemberek gerekçeler sıraladı: "Sömürgecilik ve emperyalizmle mücadele, işbirlikçiliğe son, oyunları bozmak..." Bu karar üstüne 234 avukatın görev yaptığı İşkenceyi Önleme Grubu "Biz de çalışmalarımızı bağımsız sürdürürüz" diyerek, soruşturdukları 570 dosyayı alıp bir büroya taşındılar. İşte bu büro geçen hafta sonunda basıldı, tüm dosyaları, raporları, bilgisayarları, mağdurlara ait işkence izlerini gösteren fotoğrafları götürüldü. Basanlar? İddiaya göre, Baro Başkanı Erdemir ve yönetim kurulunun birkaç üyesi.
Ah şu komplo teorileri Peki Erdemir nasıl yanıtlıyor bu iddiaları? Buyurun: "AB Türkiye'yi parçalayacak, Kürdistan ve Ermenistan kurduracak, Fırat ve Dicle sularını ele geçirecek, Lozan Antlaşması'nı yırtacak. Kıbrıs'ı elimizden alacak..." Daha neler neler... Türkiye'nin üçüncü büyük barosunun başkanının, komplo teorilerine teslim olması ne hazin. 4724 avukatı temsil eden bir yönetimin, "İşkencenin önlenmesine karşı olduğu" izlenimi vermesi ne acı. Böyle bir zihniyetin en önemli sivil toplum örgütlerinden birini teslim alması ne dehşet verici. Erdemir'den önceki başkan Noyan Özkan'ın ifadesiyle, "İnsan hakları, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin bayraktarı" yığınla onur madalyasının sahibi bir baronun geldiği nokta ne trajik. Türkiye'nin aydınlık insanları İzmirliler bakalım bu utanca ne kadar katlanabilecek? Bu kara bulutları dağıtacak imbat bakalım ne zaman esecek? Ya da esecek mi?
|