Madem öyle, işte böyle
Bence haklı. ABD Merkez Kuvvetler Komutanı, ki kimileri buna sübjektif bir yorumla "işgal komutanı" diyor, Orgeneral John Abizaid haklı. Kesinlikle, bir insan orgeneralse "haklıdır" diye peşin bir düşüncem yok. "ABD'li orgeneral" ise de "evrensel haklılığı vardır" diye değil. Benim gibi nüanslara önem veren biri, onların da, nadiren haklı olmayabileceği ihtimaline, bu ihtimal çok düşük olsa bile, zihin dünyasında yer verir. Yani, söylemeliyim ki, "teslimiyetçi" değilim. Damarlarımdaki asil kanla olamam zaten. Ama Sezar'ın hakkı Sezar'a. Brütüs olmanın alemi yok.
Neden haklı? Çünkü, İncirlik'i onların rahatça kullanmasında pürüz çıkarıyoruz. Sanki, ocağımıza dikilmiş incir ağacı imiş gibi mırın kırın ediyor, mızmızlık yapıyoruz. Oysa, akıl var us var, orada bir üs var. Üs, üslenmek, gereğini üstlenmek içindir. Üslenen de, incir çekirdeğini doldurmak için değil, üssü doldurup boşaltmak için orada bulunur. Herkes bilir; ne bileyim, askerle, silahla doldurur, uçakla doldurur, bombayla doldurur. Kimileri orada atom bombası bile olduğunu iddia edecek, incir çekirdeği ile atom çekirdeğini karıştıracak kadar bilgisiz ya da önyargılı. Oysa bu meseleleri serinkanlılıkla, öyle Amerikan düşmanlığına filan vardırmadan, akılcı, gerçekçi, çağın gereklerine münasip şekilde değerlendirmeli. Benim yapmaya çalıştığım da bu. Sanırım, hükümet, Dışişleri ve Genelkurmay da bu değerlendirmeme katılır. Edindiğim bilgiler o yönde.
Zaten bu devir, küreselleşme, herkesin birbirine girme devri. Sen nasıl AB'ye girmek istiyorsan, ABD de bir yerlere girmek istiyor. Ne bileyim, oraya giriyor, buraya giriyor. İşte İncirlik de orada değilse bile, burada. Zaten girmiş. Haklı olarak, girdiği yerden, istediği zaman, istediği biçimde, adına "sorti" denilen bir vaziyette çıkmak da istiyor. Daha çok uçakla çıkmak, daha çok istihbarat çıkışı yapmak, bu çıkışlarda yanına biraz nevale, biraz daha bomba almak istiyor. Öyle millet, öyle Meclis filan karışmadan, çıkıp çıkıp hava almak, piyasa yapmak, hava basmak ya da havadan basmak istiyor. Bizim tavrımız, dostluğa da mantığa da sığmıyor. Yani, adamın askerlerini almışsın üsse; fakat sadece çarşı izni, pavyon izni filan vereceksin. Bunlar esir mi? Cenevre Sözleşmesi'ne aykırı. Manevi işkenceden başlıyor, maddi zarara, ruhsal bunalıma kadar gidiyor.
Emin olun, generalle şahsen konuşmuş değilim. Yani bana gösterdiği şahsi itibardan etkilenmiş değilim. Ama bir Türk evladı olarak, postalının tozuyla Ankara'ya gelerek milletime gösterdiği saygıdan etkilendim. O yüzden bu cesur yazıyı yazmaya karar verdim. Daha, "kitle imha silahlarıyla dolu" Irak'a "demokrasi ve özgürlük operasyonu" başlamadan ABD'nin yanında yer almamızı talep eden ve bu yüzden çok haksız suçlamalara maruz kaldıktan sonra, bugün, basın özgürlüğüne aykırı şekilde sesleri kısılan meslektaşlara da tercüman olduğum inancındayım. ABD müttefiki devletin, "Biz ABD ile koalisyon ortağıyız" diyen hükümetin ve gerçek sevgisini saklayan yüce ve mahcup milletin iç sesini aksettirdiğimden, bu zamanda yazılası en hakiki yazıyı yazdığımdan eminim. Vicdanım rahat! Vicdanım, hazır ol!
|